Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart 1971 Muhtırasının ardından Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) 12 Eylül 1980 tarihinde askerî bir darbeyle yönetime 3. kez müdahale etmiş ve seçilmiş sivil devlet yönetimine el koymuştur. 12 Eylül Askerî Darbesi 27 Mayıs Darbesinden farklı olarak emir komuta zinciri içerisinde gerçekleştirilmiştir. Devlet yönetimine el konulduğu askerî hiyerarşinin en üstü olan Genelkurmay Başkanı Kenan Evren tarafından açıklanmıştır. Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarından oluşan Millî Güvenlik Konseyi (MGK), olağan genel seçimlerin yapılıp Türkiye Büyük Millet Meclisinin tekrar çalışmaya başladığı tarihe kadar süren ara dönemde ülkede askerî yönetim uygulamıştır.
12 Eylül 1980 Günü
12 Eylül 1980 saat 04.00’te TRT spikeri Mesut Mertcan radyodaki anonsuyla TSK’nın yönetime el koyduğunu bütün yurda ilan etmiştir. Anonsta aynı gün Mükerrer Resmî Gazetede de yayımlanan MGK’nın 1 Numaralı Bildirisi okunmuştur. Bildiride, Devletin başlıca organları ile işlemez duruma getirildiği, anayasal kuruluşların tezat veya suskunluğa büründüğü, siyasî partilerin kısır çekişmeler ve uzlaşmaz tutumlarıyla Devleti kurtaracak birlik beraberliği sağlayamadığı ve lüzumlu tedbirleri almadıkları, Devletin güçsüz bırakılıp acze düşürüldüğü belirtilmiş; bu ortam içinde TSK’nın İç Hizmet Kanunu’nun verdiği Türkiye Cumhuriyeti’ni kollama ve koruma görevini Yüce Türk Milleti adına emir ve komuta zinciri içinde ve emirle yerine getirme kararını aldığı ve ülke yönetimine bütünüyle el koyduğu ilan edilmiştir. Girişilen harekâtın amacı da, “ülke bütünlüğünü korumak, millî birlik ve beraberliği sağlamak, muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek, Devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmak” şeklinde ifade edilmiştir.
12 Eylül Darbesiyle parlamento ve Hükümet feshedilmiş, parlamento üyelerinin dokunulmazlıkları kaldırılmış, ülke çapında, siyasetçilerinde dâhil olduğu çok geniş kapsamlı tutuklamalar yapılmıştır.
Siyasî parti liderleri gözetim altına alınmış; Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel Gelibolu/Hamzaköy, Necmettin Erbakan ise İzmir/Uzunada’da bir süre tutulmuşlardır. Alparslan Türkeş evinde bulunamamış, bunun üzerine yayımlanan bildiride teslim olması istenmiş, 14 Eylül’de Ankara’da teslim olmuştur.
1982 Anayasası
12 Eylül Darbesi’nden sonra yeni bir Anayasa oluşturulması için ve diğer yasama faaliyetlerini yapmak üzere Danışma Meclisi ve Millî Güvenlik Konseyinden oluşan Kurucu Meclis oluşturulmuştur. 15 kişiden oluşan Anayasa Komisyonu 1982 Anayasasını hazırlamış, anayasa sırasıyla Danışma Meclisi’nde kabul edildikten sonra Millî Güvenlik Konseyi tarafından son hali verilerek 7 Kasım 1982’de referanduma sunulmuştur. %91,3’lük katılım olan Referandumda 1982 Anayasası %91,4’lük kabul oyuyla kabul edilmiştir. 1982 Anayasası ile Cumhurbaşkanına oldukça geniş yetkiler verilmiştir.
12 Eylül Darbesinin Bilançosu
12 Eylül 1980 Darbesi Türkiye’de siyasal ve sosyal hayatta büyük yaralar açmıştır. 376 sıra sayılı TBMM Araştırma Raporu’na göre 12 Eylül Darbesi’nde; 650.000 kişinin gözaltına alındığı, 1 milyon 683 bin kişinin fişlendiği, açılan 210 bin davada 230 bin kişinin yargılandığı, 7 bin kişi için idam cezası istendiği, 517 kişiye idam cezası verildiği, haklarında idam cezası verilenlerden 50’sinin asıldığı, 98 bin 404 kişinin örgüt üyesi olmak suçundan yargılandığı, 388 bin kişiye pasaport verilmediği, 30 bin kişinin sakıncalı olduğu için işten atıldığı, 14 bin kişinin yurttaşlıktan çıkarıldığı, 30 bin kişinin siyasî mülteci olarak yurtdışına gittiği, 300 kişinin kuşkulu bir şekilde öldüğü, 171 kişinin işkenceden öldüğünün belgelendiği belirtilmektedir.
Ayrıca 937 filmin sakıncalı bulunduğu için yasaklandığı, 23 bin 677 derneğin faaliyetinin durdurulduğu, 3 bin 854 öğretmenin, üniversitede görevli 120 öğretim üyesinin ve 47 hâkimin işine son verildiği, 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendiği, gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildiği, gazetelerin 300 gün yayın yapamadığı, 39 ton gazete ve derginin imha edildiği, cezaevlerinde toplam 299 kişinin yaşamını yitirdiği sayısal olarak ortaya konulmuştur.
Darbecilerin Yargılanması
1982 Anayasası geçici 15. maddesi ile Millî Güvenlik Konseyi, Danışma Meclisinden oluşan Kurucu Meclis ve bu dönemde kurulmuş olan Hükümet üyeleri hakkında dava açılamamıştır. Darbecilerin yargılanması ancak geçici 15. maddenin kaldırılmasını da içeren, % 58 evet oyu ile kabul edilen 2010 referandumu ile mümkün olmuştur. Mağdurların talebi ile Ankara Cumhuriyet Savcılığı, 7 Nisan 2014’te Darbeye karşı ilk soruşturmayı açmıştır. Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen dava sonucunda Millî Güvenlik Konseyinin hayatta kalan üyeleri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya yargılanmış ve 18 Haziran 2014 tarihinde 765 sayılı TCK’nın “Devlet kuvvetleri aleyhine cürümler” başlıklı 146. maddesine göre “ağırlaştırılmış müebbet hapis” cezasına çarptırılmışlardır. Sanıkların iyi hal durumundan dolayı verilmiş olan “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası”, “müebbet hapis” cezasına dönüştürülmüştür. 12 Eylül Darbesi’nden dolayı ceza alan Güvenlik Konseyi’nin hayatta kalan son üyeleri Evren ve Şahinkaya 2015 yılı içerisinde vefat etmişlerdir.