Dr. Huriye Yıldırım Çınar
1 • Kişida’nın 4 ülkeyi kapsayan Afrika turunun amacı nedir?
16-18 Nisan tarihlerinde Japonya’nın Karuizawa kentinde G7 ülkelerinin dışişleri bakanları arasında bir toplantı gerçekleşti. Japonya’nın ev sahipliğinde gerçekleşen toplantı sonrasında bakanlar, Taliban yönetiminin kadınların çalışmasına engeli, Ukrayna-Rusya Savaşı ve Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki agresif politikalarına karşı görüşlerini bildirip, Çin’e karşı oluşturulan ortak bir cephe fikrinin sinyallerini verdi. Atılan bu adımlara karşı derhal açıklama yapan Çin, bu söylemlerin kendi içişlerine müdahale olduğunu bildirdi. Bu noktada G7 ülkelerinin açıkça yeni bir uluslararası düzen kurma gayesinden bahsedebiliriz. G7 ülkeleri Rusya ve Çin’i sınırlamak için Küresel Güney’in desteğini kazanmaya çok önem veriyor. Japonya Başbakanı Kişida Fumio da Küresel Güney’in desteği fikri çerçevesinde dış politika stratejileri oluşturmaya çalışıyor. Yakın zamanda gerçekleşen Japonya Dışişleri Bakanı Hayaşi Yoşimasa’nın Meksika, Ekvador, Arjantin ve Brezilya gibi ülkelere seyahati de bu kapsamda değerlendiriliyor. Kişida’nın G7 toplantısının ardından Afrika’ya planladığı seyahatlerin de aynı amaca hizmet ettiği söylenebilir.
Kişida’nın Afrika seyahati kapsamındaki 4 ülkenin Çin ile iyi ilişkileri mevcut. Çin Kenya’nın en büyük ticaret partnerlerinden birisi ve sadece 2022 yılında 2 ülke arasında 6 ticari anlaşma imzalandı. Mısır ve Çin arasındaki ilişkiler de son yıllarda büyük bir ivme kazanmış durumda. Çin, Mısır’da ticaret ve altyapı projeleri için önemli bir yatırımcı haline geldi. Diğer yandan Mısır’ın uzay programlarının da Pekin tarafından desteklendiği biliniyor. Son yıllarda zengin enerji kaynaklarıyla uluslararası siyasette dikkat çekmeye başlayan Mozambik’te de Çin önemli bir varlığa sahip. Bilhassa enerji alanında Çin, Mozambik’te çok sayıda projeyi hayata geçirdi. Son olarak Çin, Gana’nın da en büyük ticari partnerlerinden ve Gana Maliye Bakanı ikili ilişkileri daha da geliştirme amacıyla geçtiğimiz ay Çin’e gitmişti. Japonya’nın Afrika açılımı Çin’in bu faaliyetleri bağlamında karşı bir denge kurmak çabası olarak da değerlendirilebilir.
2 • Japonya’nın Afrika politikasının ana unsurları neler?
Japonya, stratejik müttefiki olan Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) zaman zaman gündeme getirdiği askeri harcamalarını artırma talebine rağmen tüm motivasyonunu ekonomi ve kalkınma konularına odaklayarak kısa zamanda önemli bir ekonomik ve teknolojik güç haline geldi. Bu bağlamda Japonya, Afrika ile ilişkilerini de ekonomi perspektifine göre şekillendirme yoluna gitti. Japonya hızla gelişen sanayisi için ham madde ve pazar ihtiyacı açısından büyük önem arz eden kimi Afrika ülkelerine başta kalkınma ve insani yardım konularında olmak üzere büyük kaynak aktarımı gerçekleştirdi. Ancak günümüzde Japonya’nın Afrika politikasının temelindeki ilkelerde bazı değişiklikler gözlemleyebiliyoruz. Artık Japonya’nın Afrika ile ilişkileri ekonomik perspektifin yanında siyasi meseleleri de kapsıyor.
Bilindiği üzere Japon dış politikasında Çin önemli bir rakip olarak görülüyor. 2000’lerden beri Çin’in Afrika’daki hızlı ilerlemesinin önlenmesi Japonya’nın öncelikli amaçlarından. G7 toplantısı sonrasında ortaya çıkan Çin ve Rusya’nın sınırlandırılması niyetinin de bu doğrultuda Japon dış politikasıyla örtüştüğünü söyleyebiliriz. Bu kapsamda 27-28 Ağustos 2022’de Tunus’ta düzenlenen 8. Tokyo Uluslararası Afrika Kalkınma Toplantısı (TICAD) zirvesi büyük önem taşıyor. Zirve’de Kişida, Rusya ve Çin’e karşı muhalif söylemlerde bulunarak ve Afrika’ya 30 milyar dolarlık kaynak aktarımı sözü verdi.
Japonya’nın Afrika ile ilişkilerinin omurgasındaki ekonomik konulara eklenen siyasi meselelerin bir diğeri de Japonya’nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) daimi koltuk elde etme amacıdır. Çin, Japonya’nın bu amacının önündeki en büyük engeldir. Bu engele karşı Japonya BM’deki en büyük oylama bloğu olan Afrika devletlerinin desteğini elde etmeyi hedefliyor. Bu destek ile ayrıca Senkaku Adaları gibi Çin ile Japonya arasındaki siyasi anlaşmazlıklarda Japon tezinin güç kazanması da bekleniyor.
3 • Japonya, Afrika’da Çin ve Rusya’ya karşı başarılı olabilir mi?
Bu oldukça düşük bir ihtimal. Çünkü geçtiğimiz ağustos ayında 8. TICAD’da Afrika’ya aktarılacağı sözü verilen 30 milyar dolarlık kaynak, 1 yıl önce Çin’in Afrika’ya vadettiği 40 milyar dolardan az. Diğer yandan geçtiğimiz yıl Japonya’nın Afrika ülkeleriyle ticaret hacmi 24 milyar dolarken Çin’in kıta ülkeleriyle ticaret hacmi 254 milyar dolara ulaştı. Bu göstergeler ışığında Japonya’nın Kovid-19 salgını sonrasındaki ekonomik durgunluk sürecinde Afrika’da Çin’le ekonomik alanda rekabet gücü oldukça düşük. Ayrıca Çin’in Afrika’daki büyük ekonomik gücü dolaylı olarak siyasi meselelerde de etki sahibi olmasına olanak tanıyor. Keza kimi ülkelerdeki liman işletmeleri ve alt yapı projelerinin Çin’e verilmesi de bu durumun bir göstergesi.
Diğer yandan Çin Afrika’da ilişkiler geliştirirken ülkedeki siyasi rejimlerin demokratik yönelimiyle; hukuk ve insan haklarına saygılı olup olmadığıyla ilgilenmez. Pekin Konsensüsü olarak adlandırılan bu durum, Batılı ülkelerce kendilerine ne yapacağı dikte edilen Afrikalı liderler tarafından memnuniyetle karşılanarak Çin ile birçok alanda işbirliğine yönelmelerine yol açmıştır. Ancak Japonya için aynı durum söylenemez. Soğuk Savaş sonrasında eklemlendiği Batı bloğunun temel ilkeleri olan demokrasi ve hukukun üstünlüğü Japonya’nın Afrika’daki kimi liderler arasında mesafe yaratıyor.
Son olarak Afrikalı devletlerin birçoğu uzun yıllardır iç savaş, terörizm, siyasi ve ekonomik krizlerle mücadelelerinde Batılı aktörlerle işbirliğinin başarılı olmadığı hatta durumu daha da kötüleştirdiği gerekçesiyle Rusya’yla işbirliğinin daha hızlı ve etkili sonuçlar getireceğine inanıyor. 2015 yılından bu yana, Rusya ve Afrika ülkeleri arasında 20’den fazla askeri anlaşma imzalandı. Bu şartlar altında Tokyo’nun Rusya ile Afrika’da tek başına rekabet edemeyeceği de oldukça açıktır. Ancak kıtada Çin ve Rusya’nın sınırlandırılması için Japonya Batılı aktörlerle işbirliğine ivme kazandırabilecek. AA