Lokman İlhan
1 • ELN’nin tarihi nereye dayanıyor?
Silahlı isyancı sol örgüt ELN, Kolombiya’daki liberaller ve muhafazakarların yıllar süren çatışması La Violencia sonrasında, babası da bu çatışmada liberallerin safında ölen ve Küba’da burslu okuduktan sonra ülkesine dönen genç Fabio Vasquez Castano tarafından 1964’te kuruldu.
Kökleri daha eskilere dayansa da aynı dönemde komünist köylüler tarafından kurulan Kolombiya Devrimci Silahlı Güçlerinden (FARC) farklı olarak ELN’nin ilk kadroları, Castano ile birlikte öğrencilerden, radikal liberal gerillalardan ve “Kurtuluş Teolojisi” takipçisi din adamlarından oluştu.
Daha sonra tek adam Castano’nun, Nicolas Rodriguez Bautista ve İspanyol rahip Manuel Perez tarafından tasfiyesiyle birlikte yeniden dizayn edilen ELN, liderin ağırlığının azaltıldığı, karar süreçlerinin karmaşıklaştırıldığı, birbirinden bağımsız hareket eden birçok grubun federasyonuna dönüştü. FARC’la kurucu kadrolardaki sınıfsal farklılıkların yanında teşkilatlanma ve yönetim modellerinde de apayrı bir organizasyon halini alan ELN, bu yapısından ötürü zor müzakere edilen ve öngörülemez bir hüviyet kazandı.
Bugün “Antonio Garcia” ismiyle bilinen Eliecer Erlinto Chamorro’nun “1 numarası” olduğu ELN’yi, Garcia ile birlikte “Pablo Beltran” ismiyle bilinen başmüzakereci Israel Ramirez Pineda, “Ramiro Vargas” ismiyle bilinen Rafael Sierra, “Ariel” ismiyle bilinen Jaime Galvis Rivera ve “Pablito” ismiyle bilinen Anibal Giraldo’dan müteşekkil 5 kişilik “komuta merkezi” (COCE) yönetiyor.
COCE’nin altında en az 8 farklı ve otonom savaş cephesine bölünmüş olan ELN, Kolombiya’nın 32 yönetim bölgesinin 20’sinden fazlasında faaliyet yürütürken, askeri hedeflere saldırının yanında fidyecilik, suikastlar, altyapı sabotajları, uyuşturucu rotalarının ve sınırdaki kaçakçılığın kontrolü gibi faaliyetlerde de bulunuyor. Kolombiya’nın yanı sıra Venezuela’da da varlık gösteren ELN’nin militan sayısı; bölge basını, STK’ler ya da Insight Crime [1] gibi kaynaklara göre 3 binlere ulaşırken en az bu rakam kadar da şehirlerde milise sahip olduğu değerlendiriliyor. ELN aynı zamanda ülkedeki son gerilla grubu.
2 • ELN ile müzakereler ne aşamada?
ELN ile ilk temaslar, Alfonso Lopez Michelsen döneminde 1975’te ordunun tesirli operasyonlarının ardından örgütün gönüllü olduğunu belirtmesi ancak sözünü tutmaması sonucu başarısızlıkla başladı. 1980’lerde Belisario Betancur döneminde yeniden gündeme gelen ve ELN’nin çok yanaşmadığı denemelerin ardından, 80’lerin sonunda Virgilio Barco’nun diyalog çabaları da sonuçsuz kaldı. 90’lı yıllarda devlet başkanlığına gelen Cesar Gaviria örgütün içindeki küçük bir muhalif kanada silah bıraktırsa da ELN ile bir uzlaşmaya varamadı.
Ernesto Samper’in yönetiminde 1994’te Almanya ile İspanya’nın da dahil olmasıyla başlayan ve Kolombiya’daki siyasi çalkantıya rağmen düşe kalka devam eden görüşmeler, ELN’nin 1998’de Antioquia yönetim bölgesine bağlı Segovia kenti kırsalında gerçekleştirdiği boru hattı saldırısıyla kapandı. Ülke tarihinde “Machuca Katliamı” olarak geçen trajedide patlamanın ardından çıkan yangında 42’si çocuk 84 kişi hayatını kaybetti.
2002’de görevi sona eren Andres Pastrana dönemlerinde de sürdürülen görüşmelerde ipi, sağ muhalefet lideri Alvaro Uribe Velez göğüsledi. Uribe hükümeti ve ELN arasında Küba’da yapılan görüşmelerde sonuca ulaşılamazken, örgütü masaya oturtma sırası Uribe’nin Nobel Barış Ödüllü halefi Juan Manuel Santos’a geldi.
Ekim 2016’da başlaması öngörülen pazarlıklar, ELN’nin elinde tuttuğu eski Kongre Üyesi Odin Sanchez’i serbest bırakmaması üzerine tıkansa da 2017’nin başında Ekvador’da müzakerelere oturuldu. Hemen ardından başkent Bogota’da polis noktasına düzenlenen bombalı saldırı da dahil ELN’nin müzakere sürecinde gerçekleştirdiği birçok terör eylemine rağmen Santos masayı ayakta tutmayı başardı.
Ekvador’un garantörlükten ve ev sahipliğinden çekilmesiyle görüşmeler Küba’ya taşınırken yönetim, 2018 seçimlerini kazanan ve herhangi bir barış sürecine de meraklı olmayan sağcı Ivan Duque hükümetine geçti. Duque’nin bütün rehinelerin serbest bırakılmasını istemesiyle kalktığı barış masası, ELN’nin 2019 başında Bogota’daki Polis Akademisine düzenlediği ve 21 öğrencinin hayatını kaybettiği bombalı araç saldırısıyla devrildi.
Kolombiya halkının örgütün bu tutumuna aldığı mesafe, yapılan kamuoyu araştırmalarına yansıdı. [2] Araştırma şirketi Invamer’in Aralık 2016 – Ağustos 2021 arasında yaptığı araştırmada ELN hakkında olumlu düşünen Kolombiyalıların ortalaması yüzde 3 iken, Quito görüşmelerinin başladığı Şubat 2017’de ulaşılan yüzde 8’lik oran, nisanda yapılan çalışmada 2’ye düştü.
Bugün ise barış için silahlı örgütlerle müzakerelere oturulmasına halkın desteği yüzde 71. Söz konusu müzakerelerin ELN ile yürütülmesine destek ise yüzde 63. “ELN ile görüşülmesin” diyen Kolombiyalıların ekimde yüzde 28 olan oranı aralıkta yüzde 34’e ulaştı. [3] Böylece halkın ELN’ye olan mesafesi göz önüne alındığında, örgütün çıkaracağı ufak bir sıkıntının dahi müzakerelere verilebilecek toplumsal desteği zedeleyeceği değerlendirilebilir.
3 • Müzakereler umut vadediyor mu?
Kolombiya hükümeti ve ELN arasında 2019’da kesilen görüşmelerinin devamı niteliğinde Venezuela’da 21 Kasım’da başlayan müzakerelerin ilk turu geçen hafta tamamlandı. İkinci turun Meksika’nın ev sahipliğinde 2023’ün ilk günlerinde başlaması bekleniyor.
Birçok barış sürecinin bitmesine yol açan saldırılar, ülke basınında ELN’nin otonom gruplarının birbirlerine sabotajıyla açıklanıyor. Bununla birlikte örgüt yönetiminde ve tabii ki devrilen görüşme masalarında hep aynı isimlerin müzakereci olarak oturuyor olması bu saldırıların bilinçli gerçekleştirilmiş olabileceğine veya liderlerin örgüt içindeki ahengi herhangi bir barışa kolayca tercih edebildiğine yorulabilir.
ELN müzakerelere aynı isimlerle devam ederken hükümet, barış masasına 16 kişilik yeni ve kapsayıcı isimlerle katılıyor. Solcu kimlikleriyle ELN ile gerçekçi bir diyalog kurabilecek Senatör Ivan Cepeda ve Senatör Maria Jose Pizarro’nun yanında özellikle önemli bir barış ve müzakerecilik geçmişine sahip silah bırakan M-19’un liderlerinden Otty Patino’nun, masanın kolayca devrilmesine müsaade etmeyeceği düşünülebilir.
Müzakerelere katılımıyla sağcıların barış sürecini kabullenmesine ve bu grubun müzakerelerde “savunulmuş” hissetmesine yardım edebilecek Jose Felix Lafaurie de ülkenin en çözümsüz problemleri arasındaki toprak mülkiyeti mevzusunda önemli ve sıkı bir muhatap olabilir.
Ekvador, Brezilya, Küba, Norveç, Şili ve Venezuela’dan müteşekkil 6 ülkenin garantörlüğünde girişilen bir önceki sürecin aksine son süreç yalnızca Küba, Norveç ve Venezuela’nın garantörlüğünde, Venezuela’nın ev sahipliğinde başladı. Brezilya, Meksika ve Şili’nin garantör, ABD’nin özel katılımcı, Almanya, İspanya, İsveç ve İsviçre’nin ise destek ve işbirliğinde bulunmak üzere “yoldaş” ülke olarak davet edildiği barış müzakerelerinin bir sonraki turu Meksika’nın ev sahipliğinde yapılacak. 10’a yakın ülkenin garantörlüğü ve katılımcılığında bir sürecin ELN üzerinde, diğer süreçlerden daha fazla baskı oluşturabileceği söylenebilir. AA