Ana SayfaMakalelerDiplomasi3 SORUDA - Türk Devletleri Teşkilatı Olağanüstü Zirvesi

3 SORUDA – Türk Devletleri Teşkilatı Olağanüstü Zirvesi

Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu (Marmara Üniversitesi)


1 • TDT’ye giden süreç nasıl gelişti?

Türkiye, 1991’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) yıkılmasıyla bağımsızlığını kazanan Türk cumhuriyetlerini tanıyan ilk ülke oldu. 1992’de yapılan Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirvesi ile Türkiye ve Türk cumhuriyetleri arasında başlayan işbirliği, Türk dünyasının UNESCO’su sayılan TÜRKSOY, Uluslararası Türk Akademisi, Türk Dünyası Spor Oyunları, Eurovision benzeri bir yarışma olan Türkvizyon, Türk Dünyası Başkent uygulaması gibi ülkeler arası müesseseler ve uygulamalar çerçevesinde gelişmeye devam etti. Türkiye ayrıca Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Yurtdışı Türkler Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsü ve ortak kurulan üniversitelerle Türk cumhuriyetleriyle işbirliğini geliştirmeye devam etti. Son yıllarda Türk cumhuriyetlerinin peş peşe Latin alfabesine geçmesi de hem Türkiye’yle hem de kendi aralarında iletişimi kolaylaştırdı.

Yakın zamana kadar Türkiye’nin kardeş ülkelerle daha çok kültür alanında işbirliği geliştirdiği ve ortak dil, tarih, kültür, gelenek gibi konulara ağırlık verildiği; siyasi ve ekonomik ilişkilerin ikili münasebetlerle sınırlı kaldığı söylenebilir. Bunda Türk cumhuriyetlerinin bir kısmının siyasi ve askeri alanda Rusya ile yakın işbirliği içerisinde olması, ekonomik alanda ise Çin’in gittikçe bu bölgelerde ağırlık kazanması gibi faktörlerin de etkisi büyük. Yine Türkmenistan’ın tarafsızlık siyaseti izlemesi; Özbekistan ile yakınlaşmanın ancak son yıllarda gerçekleşmesi; cumhuriyetler arasında birtakım sınır ve etnik sorunların olması da taraflar arasındaki münasebetlerin daha çok kültürel konularla sınırlı kalmasına yol açtı. Ancak son yıllarda Türk cumhuriyetleri arasındaki işbirliği daha farklı bir boyutta seyrediyor. 12 Kasım 2021’de İstanbul’da gerçekleşen Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi toplantısında konseyin adının “Türk Devletleri Teşkilatı” olarak değiştirilmesi kararı alındığı gibi 2040 yılına kadar ortak hareket planı da kabul edildi.

Konseyin TDT’ye dönüşmesinde ve son birkaç yılda işbirliğinin artmasında Azerbaycan’ın 2. Karabağ (Vatan) Savaşı’nı kazanması; bu süreçte Türkiye’nin Azerbaycan’a büyük destek vermesi; genel olarak Türkiye’nin bölgede ve uluslararası arenada etkisinin artması; Rusya ve Çin’in bölgede izlediği siyasetin Türk cumhuriyetleri alternatif arayışına itmesi gibi faktörlerin de etkili olduğu görülüyor. 2021’deki İstanbul Zirvesi’nden sonra taraflar 2022’de Semerkant’ta bir araya geldi.

2 • Ankara’daki zirvenin önemi nedir?

TDT Zirvesi’nin ekim ayında Kazakistan’ın Türkistan şehrinde düzenlenmesi planlanırken taraflar Azerbaycan’ın inisiyatifiyle “Afet-Acil Durum Yönetimi ve İnsani Yardım” temasıyla 16 Mart günü Ankara’da olağanüstü zirve toplantısı düzenledi. Deprem sonrasında bütün Türk dünyası Türkiye’ye önemli destekte bulundu. Bağımsız Türk cumhuriyetleriyle özerk Türk cumhuriyet ve bölgeleri, arama kurtarma ekiplerinin yanı sıra önemli ilk yardım malzemeleri gönderdi. Gerek devlet yetkilileri gerekse de halk kitleleri Türkiye’nin bu acısını paylaştı. Yeni dönemde Türk dünyası belki de ilk kez bu kadar yakın ve samimi bir şekilde Türkiye’nin yanında yer aldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da belirttiği gibi Türk Dünyası, “tek yürek, tek vücut” oldu.

Şimdi de Türk cumhuriyetleri liderleri Ankara’da bir araya gelerek bir kez daha Türkiye’nin yanında olduklarını gösterdi. Nitekim zirve sonrasında imzalanan Ankara bildirisinde de Türk devletlerinin Türkiye’nin acısını paylaştıkları konusuna vurgu yapılarak bu alanda işbirliğinin devam ettirilmesinin öneminden bahsedildi. Öyle anlaşılıyor ki üye ülkeler arasındaki yeni işbirliği alanlarından birini afet yönetimi konusu oluşturacak. Nitekim önümüzdeki aylarda taraflar arasında “Türk Devletleri Teşkilatı Sivil Koruma Mekanizmasının Kurulmasına İlişkin Anlaşma”nın imzalanması planlanıyor.

Zirvenin bir başka önemi de üye ülkelerin yanı sıra toplantıda gözlemci üyeler olan Macaristan, Türkmenistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) de en yüksek seviyede temsil edilmesi oldu. Tüm bunlardan tarafsızlığını sürdüren Türkmenistan’ın giderek Türk cumhuriyetleriyle işbirliğini artıracağı ve üye ülkelerinin Kıbrıs’la yakınlaşmaya devam edeceği anlaşılıyor. Avrupa Birliği (AB) üyesi Macaristan’ın gözlemci statüde de olsa TDT’nin tüm zirvelerine katılması da büyük önem arz ediyor. Bu bağlamda Macaristan, adeta AB ile Türk dünyası arasında bir köprü vazifesi görüyor.

Bu zirve bir kez daha üye ülkelerin birçok bölgesel ve küresel sorun ve gelişmeye karşı ortak hareket ettiklerini ve hemfikir olduklarını gösterdi. Nitekim üye ülkeler, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Tahran Büyükelçiliğine yapılan saldırıyı da Avrupa ülkelerinde Kur’an-ı Kerim’e yönelik hakaretleri de kınadı. Aralarındaki ticari ve ekonomik işbirliğini güçlendirmeyi amaçlayan “Türk Yatırım Fonu Kuruluş Anlaşması”nın imzalanmasının önemi de vurgulandı.

3 • Türk devletleri arasındaki işbirliği daha da artabilir mi?

Zirve öncesinde ve sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan adı geçen devlet insanlarıyla ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Azerbaycan-Türkiye münasebetlerinin de gösterdiği gibi her bir cumhuriyetin Türkiye ile geliştirdiği işbirliği, diğer cumhuriyetler için de adeta domino etkisi yapıyor. Kültürel ilişkilerin yanı sıra son dönemde Türk devletleri arasında diplomatik temaslar da önemli ölçüde arttı. Bu husus şüphesiz başta sınır ve su sorunları olmak üzere Türk devletleri arasındaki sorunların giderek azalmasını sağlıyor. Ancak taraflar arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi konusunda hala bir potansiyelin olduğunu da söylemek mümkün. Nitekim Ankara’daki zirveden sonra Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev siyasi ve ekonomik alanlarındaki işbirliğinin de yeni bir boyuta çıkarılması gerektiğini ifade etti. [1]

Aslında bu konuya üye ülkeler 2021’de kabul edilen Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi’nde de dikkat çekmiş, kendi aralarında ekonomi, askeri, uzay, kültür, eğitim ve benzeri konularda işbirliği geliştirilmesi gerektiğini dile getirmişti. Nitekim özellikle Karabağ Savaşı ile Ukrayna’daki gelişmeler sonrasında Özbekistan dışındaki tüm Türk cumhuriyetleri, Türkiye’den Bayraktar TB2 silahlı insansız hava araçları satın aldı. Cumhuriyetler bu alanda da kendi aralarında temasların artırılmasından yana.

Türk cumhuriyetleri arasında oluşan samimi diyalog ve güven çerçevesinde aralarındaki ticaret hacimlerinin artması da söz konusu. Bugün bunun potansiyelin çok altında olduğunu söyleyebiliriz. TDT üye ülkeleri arasındaki ticaret hacmi, bu ülkelerin dış ticaret hacimlerinin yalnızca yüzde 4’ünü oluşturuyor. [2] Bu anlamda Kasım 2022’deki Semerkant Zirvesi’nde Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in her sene Ekonomi Forumu gerçekleştirme teklifinin hayata geçirilmesi önemlidir.

TDT üye ülkeleri arasında enerji alanında da işbirliğinin artması bekleniyor. Mart 2022’de Uluslararası Türk Devletleri Enerji İşbirliği Kongresi düzenlendi. Bu alanda da aslında Türkiye ile Azerbaycan arasında hayata geçirilen projeler (Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz hattı; Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı; TANAP), diğer ülkeler için de örnek teşkil ediyor. Türk devletleri başkanlarının açıklama ve çabalarına bakıldığında TDT üye ülkeleri arasında çok yönlü işbirliğinin artarak gelişeceğini söylemek mümkün. AA

DİĞER İÇERİKLER