Afrika Ulusal Konseyi (African National Congress, ANC), 1940’lı yıllardan itibaren Güney Afrika Cumhuriyeti’nde uygulanmış olan Apartheid rejimine karşı mücadelesiyle öne çıkan siyasi partidir. Siyasi görüş olarak sosyal demokrasi çizgisinde bulunan ANC, 1994 yılında Nelson Mandela’nın Devlet Başkanı seçilmesiyle başlayan Apartheid sonrası dönemde iktidardaki yerini bugüne dek sürdürmektedir. Güney Afrika Devlet Başkanı Jacob Zuma, aynı zamanda partinin lideri konumundadır.
Afrika Ulusal Konseyi, 1910’ların ilk yıllarında Güney Afrika yerli halkları ve kabilelerinin hak mücadelesini sürdürmek üzere bir araya gelen kabile şefleri ve halk temsilcileri tarafından kurulan bir partidir. 1923 yılına kadar “Güney Afrika Yerli Ulusal Konseyi” (South African Native National Congress, SANNC) adını kullanan partinin ilk toplantısı 1912 yılında Bloemfontein’de gerçekleştirildi. Kuruluş ve sonrasında ANC için en önemli konular siyah işçilerin çalışma koşulları, sosyal hakları ve seyahat hürriyetleri gibi temel özgürlük alanları ile ilgili kısıtlama ve sorunlardı. Bu yönüyle ANC, Güney Afrika sendikal hareketinin de öncüsüdür. 1920’li yılların sonuna doğru ANC, Güney Afrika Sömürge Yönetimi’nin baskıcı ve ırkçı politikalarına karşı daha reaksiyoner ve ırksal ayrımcılıkla mücadele eden bir yapıya kavuştu. 1920’li yılların ikinci yarısında ANC Başkanı seçilen J.T.Gumede, partiyi ırksal ayrımcılığa karşı mücadele edecek şekilde yeniden örgütlemeye çalıştı ve bu bağlamda, özellikle siyahî işçiler arasında etkin olan Komünistler ile işbirliğinin ANC’yi güçlendireceğini savundu. Ancak, ANC yönetiminin tutucu çoğunluğu tarafından 1930’da görevinden uzaklaştırıldı.
1930’lu yıllar boyunca siyahlara karşı artan ırkçı baskı ve saldırılar giderek bir tepki hareketine dönüşmekteydi. 1944 yılında kurulmuş olan “Afrika Ulusal Konseyi Gençlik Birliği” (South African Congress Youth League, SACYL), mevcut harekete yeni bir soluk getirdi ve ilerleyen dönem içerisinde ANC’nin kontrolünü ele geçirdi. ANCYL’nin kuruluş aşamasında yer alan Nelson Mandela, 1950 yılında Birliğin başkanı seçildi. 1948 seçimlerinden birinci parti olarak çıkan Ulusal Parti (National Party, NP), ırkçı bir rejimin savunuculuğunu yaparak ülkede 1994 yılına kadar sürecek Apartheid rejiminin temellerini attı. Bu rejime karşılık ANC gençlik kolları Mandela önderliğinde bir program ortaya koydu ve bu çerçevede siyahlar için vatandaşlık haklarından tam yararlanma ve parlamentoda temsil hakkını savundular. Bu program, ayrıca zorunlu ve ücretsiz temel eğitim, sağlık hizmetlerinden faydalanma, ticaret yapma hakkı ve toprak dağılımının tekrar ele alınması gibi konuları gündeme getirdi. Tüm talepleri sistem tarafından reddedilen ANC, bu süreçte sivil itaatsizlik olarak yo- rumlanan çeşitli protestolar ve yürüyüşler düzenledi. Çok kısa bir sürede, aralarında Mandela’nın da bulunduğu ANC yöneticileri, rejim tarafından hedef haline geldi ve çeşitli yasaklara maruz kaldı.
Başından beri Gandhi felsefesiyle yürütmeye çalıştığı mücadelesini rejimin sürekli şiddet ve baskı uygulamasından dolayı değiştirmeye karar veren Mandela, partisine silahlı bir yeraltı örgütünün kurulmasını önerdi. Uzun tartışmalardan sonra parti ileri gelenleri ikiye bölündü ama, çoğunluğun desteğiyle “Umkhonto we Sizwe” (Ulusun Mızrağı; Spear of the Nation) 1961 yılında kuruldu. Mandela, ANC’nin silahlı yeraltı faaliyetlerini yürüten kolu olarak bilinen bu örgütün tüm kuruluş aşamalarını üstlendi ve yasadışı yollardan diğer Afrika ülkeleri ile İngiltere’ye ziyaretlerde bulundu. 1960’lı yılların ilk yarısında ANC’nin üst düzey yöneticileri sivil halkı hedef almayan, ama Hükümetin başını ağrıtacak türden sabotajlar planlayarak elektrik santralleri gibi yerlere bombalı saldırılar düzenlediler.
Bu eylemler karşısında Mandela ve bir grup ANC üst yöneticisi yurtdışına çıkmak, halkı kışkırtmak, sabotajlar ve suikastlar düzenlemek gibi bir takım gerekçelerle 1963 yılında tutuklandı. ANC üst düzey yöneticilerinin yargılandığı “Rivonia Davası” olarak bilinen duruşmalarda, Mandela ve ANC yöneticileri sabotaj ve kamu mallarına zarar vermekten suçlanarak önce beş yıla mahkûm edildi, daha sonra ise bu ceza ömür boyu hapse çevrildi. Ayrıca, ANC Güney Afrika devleti tarafından yasadışı ilan edildi. Mandela ve arkadaşları Cape Town şehri açıklarında bulunan Robben Adası’ndaki hapishaneye gönderildiler. (Mandela 27 yıllık hapis cezasının 18 yılını bu adada geçirdi.) Ancak, ANC hem hapisteki lider Mandela’nın etkisi hem de dışarıdaki kadrolarının desteği ile toplum içinde konumunu yitirmedi. Ayrıca, ANC’nin silahlı kanadı rejime yönelik eylem ve mücadelesini 1990’lı yıllara kadar devam ettirdi.
2 Şubat 1990’da Güney Afrika Cumhuriyeti Devlet Başkanı Frederik W. De Klerk’in, ANC’ye verilmiş olan 30 yıllık siyaset yasağını kaldırması ve af ilan etmesiyle ANC’nin rolü Güney Afrika için bir kez daha şekillendi. Mandela 1991’de önce partinin başına geçti ve daha sonra yapılan ilk demokratik seçimleri ANC adayı olarak kazandı. 1994 yılında Güney Afrika’nın ilk siyahî devlet başkanı oldu.