Arş. Gör. Aslıhan KÜÇÜKER YILDIZ
Doç. Dr. Seda ÖZ YILDIZ
Türkiye’de kadına yönelik şiddet sorununun çözümü açısından, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan 2007, 2010, 2012 ve 2015 tarihli ulusal eylem planlarının, dünya kadın konferanslarında alınan eylem kararlarının, CEDAW gibi uluslararası sözleşmelerin ve Yerel Gündem 21 kararlarında yerel yönetimler ile kadın sivil toplum kuruluşlarının öncü rollerinin öne çıktığı görülmektedir. Bu nedenle kadına yönelik şiddet ile mücadelede yerel yönetimler ve kadın sivil toplum kuruluşlarının işbirliği etkin bir mücadele için gerekli ve önemlidir.
Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadele edebilmek için yapılan çalışmalar kapsamında hukuki düzenlemelere öncelik verilmiştir. 6284 Sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” ve 6284 Sayılı Kanun Hakkında Uygulama Yönetmeliği bu konudaki temel hukuki düzenlemeleri içermektedir. Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadele alanındaki eylem planları ve üst politika dokümanları, içerik analizi ile incelendiğinde, koruma yönlü politikalarına öncelik verildiği gözlenmiştir. Bu çerçevede, önleme yönlü politikalar, korumaya yönelik politikalarla eşdeğer düzeyde önemsenmiş politikalar olarak görülmemektedir. Yine bahsi geçen belgelerde kadın temelli sorunların üzerinde durulmuş, erkekler üzerinden sorun giderme yöntemlerinin çok az yerde geçtiği tespit edilmiştir.
Günümüzde Türkiye’de genel olarak aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddetle mücadelede özelde ise 6284 sayılı Kanun uygulamalarında çeşitli sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bu sorunların çözümüne yönelik olarak Konferansta tartışılan ve öne çıkan başlıca tedbirler ise şu şekilde özetlenebilir:
▶ Kadına yönelik şiddetle mücadele politikalarında sorunun üstesinden gelme konusunda uzun vadeli stratejiler yerine kısa vadeli projeler ekseninde çözüm hedeflendiği gözlenmektedir. Bu durum konuya ilişkin olarak Türkiye’de kurumsallaşmanın zayıf olduğunu göstermektedir.
▶ Sorunun üstesinden gelme stratejilerinde hedef kitle, daha yoğun olarak şiddete maruz kalanlar olmakta, şiddeti uygulayanlar üzerinden önleyici politika yürütme yöntemleri çok az ve çok sınırlı kalmıştır. Bu çerçevede şiddet uygulayanların rehabilitesi ve önleyici politikalarda bu konuda stratejilere yer verilmesi gerekmektedir.
▶ Kadına yönelik şiddet meselesi sosyal bir sorun olup bu alandaki sivil toplum faaliyetlerinin desteklenerek güçlendirilmesi ve yerel yönetim projelerine öncelik verilmesi önemlidir.
▶ Üniversitelerin kadın sorunları araştırma merkezlerinin yaygınlaştırılması kadın ve erkeklik çalışmalarının öncelikli akademik araştırma alanları olarak desteklenmesi kadına yönelik şiddetin bilimsel yönüyle de ele alınarak sorunun tanımlanabilmesi açısından gereklidir.
▶ Aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddetle mücadelede devletin koruyucu politikalarının yanı sıra şiddete sebep olan kişilere yönelik önleyici politikalar üzerine yoğunlaşması önem taşımaktadır.
▶ Kız çocuklarının ve kadınların eğitim olanaklarına kolaylıkla ulaşabilmesinin milli eğitim politikasının doğal bir hedefi halinde yürütülmesi elzemdir.
▶ Sağlıklı aile kavramı dâhilinde eşler arası sorunların çözümü ve uzlaşı konusunda sosyal destek kurumlarının yaygınlaştırılması, kadın istihdamının artırılarak kadınların ekonomik yönden güçlendirilmesi ve aynı zamanda çalışan kadınların annelik rollerinin göz ardı edilmeyerek çocuk bakım destek ünitelerinin yaygınlaştırılması gerekmektedir.
▶ Şiddet mağdurlarının hastanelere geldikleri süreçte, özellikle cinsel şiddet mağdurlarına, sağlık merkezlerinde uzman kişiler tarafından, uzmanlaşmış hizmetin sunulması bakımından kapasite eksikliği olduğu değerlendirilmektedir. Şiddet uygulayanlara yönelik öfke kontrolü, iyileştirme programlarının henüz yeterince uygulanmadığı görülmektedir. Bu anlamda özellikle öfke kontrolü, iyileştirme programlarının sağlanması, bu uygulamaların Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda hızlı bir şekilde kurumsallaştırılması ve etkin bir şekilde uygulanması gerekmektedir.
▶ Aile içi şiddetle mücadele konusu çok boyutlu bir sorun olduğu için, kurumlar arası koordinasyonu gerçekleştirmek, etkin şekilde de koordinasyonu sürdürmek gerekmektedir. İlgili kurumların tek bir merkez, tek bir kurum gibi çalışması gerekmektedir.
Raporun tamamını okumak için tıklayın.