Etimolojik açıdan algı kelimesi ‘almak’ kökünden türetilmiştir. Algı almak anlamında Latince capere sözcüğüyle ifade edilirken, Batı dillerine aynı anlamda perception olarak geçmiştir. Algı Osmanlıcada şuur ve idrak, teferrüs kelimeleriyle ifade edilmektedir.
Felsefe biliminde algı; duyular aracılığıyla elde edilen verilerin insan beyninde oluşturduğu etki ve bu etki sonucunda bireyin geliştirdiği tutum ve davranışlar olarak da ifade edilir. İnsan duyularından hareketle algı; görsel, işitsel, duyuşsal (dokunsal), koku ve tat duyu algısı olarak 5 ana başlık altında toplanmıştır. Algı en yalın haliyle beynin seçme, organize etme ve yorumlama yetisi olarak tanımlanmıştır.
Algı, dış dünyada üretilen uyarıların insan belleğinde sinirsel enerjiye çevrilmesidir. İnsan, duyuları aracılığıyla kendisine ulaşan sinyalleri belleğine aktarır ve bu etki bilince dönüştürülür. Beyne ulaşan sinirsel enerji işlenir ve işlem sonucunda beyinde bir imge/ ürün oluşur. Bu algısal ürüne algılama (perceiving) ve ortaya çıkan ürüne de algı (perception) denilmektedir.
Algı, insanın temel tutum ve davranışları, tecrübeleri, olay ve olguları kabul ediş şekli, duyuları aracılığıyla kendisine iletilen mesajları yorumlaması olarak kabul edilir. İnsanın çevresinde var olan uyarıcılardan etkin bir şekilde seçim yapması ve yapmış olduğu seçimleri anlamlandırması işlemidir.
Algıyı şekillendiren 3 temel faktörden söz edilebilir;
- Fiziksel Elementler: Duyular aracılığıyla iletilen mesajlara beynin getirmiş olduğu yorumlardır.
- Çevresel Elementler: Çevrede üretilmiş olan mevcut mesaj ve içeriğinin insan beyninde yorumlanması- dır.
- Öğrenilmiş Elementler: Bireyin sosyal, demografik, kültürel öğeler gibi karakterine şekil veren ve daha önceden öğrenmiş olduğu bilgiler üzerine iletilen mesajları yorumlaması ve tutum geliştirmesidir. Algı, karmaşık bir süreçtir.
Algılama anında o anki ruhsal durum kadar, geçmiş yaşantılar ve geleceğe ilişkin beklentiler de sürece katılırlar. Yani her birey çevresini kendine özgü bir şekilde algılar.
Bireyin nesnel dünyasına ilişkin talep, ihtiyaç ve beklentilerinin, çevresini ve algılayışını etkilemesine algısal beklentiler denilmektedir. Bireyin kültürü, alışkanlıkları ve daha önceden yaşadığı deneyimler algısal beklentilerini şekillendirir.
Algı Karartması (Spin)
Spin, mesajın bir yönüne vurgu yaparken istenmeyen aleyhte olan anlamın karanlıkta bırakılma sürecidir. Bir mesajın birden çok görüntüsü vardır. Birinci görüntü sübjektif görüntüdür. Kişinin eğitim durumu, geçmişi, içinde bulunduğu psikolojik durum, geçmişte elde ettiği deneyimler vs. bir mesajı algılamada birinci görüntüyü verir. Kişi mesajı algılarken kendi kişisel özelliklerine göre mesajın sadece bir parçasını algılar. Aynı mesaj içeriğinden kişilerin farklı anlamlar çıkarması, aynı mesajlara farklı tepkiler vermesi bundan kaynaklanmaktadır. İkinci yani objektif görüntü ise bir mesajın tamamını kapsayan görüntüdür. Her mesajın birden fazla anlamı olduğunu değerlendirdiğimizde ikinci görüntü bütün mesaj anlamlarının toplamından ibarettir. Spin konusunda önemli olan nokta, tasarlanan mesajın anlamlarının analizinin yapılarak hangi yönün ön plana çıkarılması gerektiğinin tespit edilmesidir.
Algıda Seçicilik
Algının nasıl oluştuğuna dair filozoflar tarih boyunca çeşitli öngörülerde bulunmuşlardır. Bazı bilim adamları algının daha çok doğuştan var olduğunu iddia etmişlerdir. Buna karşın bazı filozoflar ise algının daha çok öğrenme yoluyla gerçekleştiğini savunmuşlardır. Ayrıca kişinin ihtiyaçları ve ilgi alanları da algılamayı etkilemektedir. Algıda seçicilik olarak tanımlanan bu süreç sonunda insan beyninde uyarıcıya karşı bir tepki oluşur. Kalabalık ve gürültülü bir ortamda insanın kendi ismini duyarak o tarafa dönmesi, aç olan insanın yemek kokusunu daha çabuk duyması algıda seçiciliktir.
Algı Yönetimi
Algı yönetimi; temelde verilen mesajın yönetimidir. Üretilen uyarıcının hedef kitle/birey üzerinde istenilen şekilde yorumlanmasını sağlamak algı yönetiminin amaçlarındandır. Hedef kitle üzerinde oluşturulmak istenen duygu, düşünce ve inançları verilen mesajlar aracılığıyla oluşturmak mümkündür. Bu anlamda algı yönetimi, stratejik iletişim sürecinin bütünü olarak mesajın iletilmesi, alıcı üzerindeki etkisinin değerlendirilmesi, dönütler ile karşılıklı iletişimin her aşamasının profesyonel olarak kontrol ve yönetimidir.
Algı yönetimi, sadece bireylerin birbirleri arasındaki iletişim tasarımını kurgulamasından ibaret değildir. Belirli bir düşünce daha geniş çaplı ve kitlesel olarak topluma karşı da tasarlanabilmektedir.
Algının inşası ve yeni değerler ile değişimi çok sayıda psikolojik etmene bağlıdır. Bu etmenler arasında kültür kodları, beklenti ve ihtiyaçlar, önceki deneyimlere bağlı sayıltılar, motivasyon, ruh durumları ve tutumlar gibi pek çok konu yer almaktadır.
Alıcının (Hedef Kitle) Analizi
Algı inşası ve yönetimi konusunda hedef kitle “yapılan tüm faaliyetlerin yönlendirildiği, bu faaliyetlerin sonucunda kendilerinden eylem ve düşünce değişimi beklenen kişiler ya da gruplar” olarak tanımlanabilir.
Hedef kitleye ulaştırılmak üzere; tasarlanan mesajın erişim işlemi, iletişim sürecinin takip ve yönetimi, dönütler ile yeni mesajların tasarlanması algının inşa edilmesi sürecinin öğelerini oluşturur.
Kültürel Kodlar
Toplumsal gelenek, kültür ve yerel değerleri önemsemeyen ve onları göz ardı eden mesajların toplumsal tepkilerle karşılaşması kaçınılmazdır. Algı inşası ve yönetiminde mesajları üreten kaynağın toplumun kültürel değerlerini anlaması bir zorunluluktur. Toplumun kültürel değerleri ile verilen mesajlar arasında derin farklılıkların belirginleşmesi, iletilen mesajların reddedilmesi ile sonuçlanır. Bu durumda hedef kitlenin inanç ve değerleri dikkate alınarak mesaj üreten kaynağın bir değişim ve dönüşüm süreci içerisine sokulması gerekmektedir.
Gerçeklere Dayanma
Birey, kendi zihnindeki gerçeklere aykırı olarak tasarlanmış mesajlarla karşılaşması ve mesajı benimsememesi durumunda reddetme davranışı gösterir. Bu nedenle algı yönetimi, verilen mesajların birey tarafından benimsenmemesi durumunda bireyi ikna edecek iletişim süreci tasarımı yapmaktır.
Algı yönetiminin başarılı olması, stratejik iletişimin başarılı olmasıyla mümkündür. İletişim sürecinde mesaj hedef kitlenin istenilen yönde tutum ve davranışa yönelmesini sağlamaktır. Bireylerin farklı değer yargılarının olması, farklı eğitim, kültür, gelir ve inanç seviyesinden olması hedef kitlenin iyi analiz edilerek, mesajın hedef kitlenin değer yargılarına uygun ve benimsenecek şekilde tasarlanması gerekmektedir. Mesajın uygun tasarlanması algı yönetimi için yeterli olmayıp aynı zamanda iletişim ve iletişim sürecinin her aşamasının başarılı olması gerekmektedir.
Algı yönetiminin başarısı için dikkat edilmesi gereken hususlardan bir diğeri de mutlaka mesajların güvenilirliğinin sağlanmasıdır. Farklı ve birden fazla kaynaktan üretilecek mesajlar bir algının/olgunun pekiştirilmesi/kabul görmesi açısından çoğu zaman yeterlidir. Algı yönetiminde yalan ve manipüle edilmiş mesajlar haber kaynağına karşı güvensizlik yaratır.
Propaganda
Propaganda temel olarak bir fikrin hedef kitle üzerinde etki etmesi, yayılması, taraftar toplaması, yargıların/kanaatlerin değişimi için hedef kitleye mesaj gönderilmesi işidir. Propaganda Latince “propagare” (bir filizin toprağa dikilerek yeni bitkiler elde edilmesi) kökünden türetilen “propagand” (yayılması gereken) kelimesinden oluşmuştur.