Avrupa’da Konvansiyonel Silahlı Kuvvetler Antlaşması (AKKA), 19 Kasım 1990 tarihinde imzalanmış ve Temmuz 1992’de yürürlüğe girmiştir. 22 katılımcı devlet tarafından Paris’te imzalanan ve hukuki bağlayıcılığa sahip müstakil bir uluslararası düzenleme olan AKKA, AGİT müktesebatının bir parçası değildir.
Antlaşma; muharebe tankları, zırhlı muharebe araçları, topçu sistemleri, savaş uçakları ve saldırı helikopterleri olmak üzere beş kategorideki konvansiyonel teçhizatı kapsamakta, her bir kategori için taraf ülkelere ayrı sınırlamalar getirmektedir. 1990 yılında imzalanan Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması tarihte görülen en kapsamlı silahsızlanma anlaşması olmuş ve Avrupa güvenliğine üç önemli katkı sağlamıştır.
Birincisi; beş askeri teçhizat (tank, top, zırhlı muharebe aracı, savaş uçağı, savaş helikopteri) alanında her ülke için sayısal tavanlar getirerek; kısa sürede bir ülkenin başka devletlere yönelik konvansiyonel saldırı imkanını azaltmıştır.
İkincisi ise, anlaşmaya taraf devletlerin belirlenmiş tavan kotalarının üstündeki askeri teçhizatın “azaltma” kuralları çerçevesinde çoğunlukla imhasını gerektirmiştir. Böylece Anlaşma, kotaya tabi silahların başka yerde kullanılmasını veya başka ülkeye satılmasını yasaklamıştır.
Anlaşmayla güvenliğe sağlanan üçüncü katkı ise, ülkelerin silahlı kuvvetleri hakkında bilgi değişimi yapıl- masını zorunlu hale getirerek Avrupa’da askeri şeffaflığı artırması olmuştur. Böylece anlaşma ile sadece sınırlı teçhizat değil, silahlı kuvvetlerin komuta ve teşkilat yapısı ile birlik intikallerine ilişkin ayrıntılı bilginin değişimi de sağlanmıştır. Bu bilgi değişiminin yerinde kontrollerle denetim imkanı getirmesi Avrupa güvenliğinde önemli bir aşama olmuştur. Böylece anlaşma hükümlerinin yerine getirilip getirilmediğinin sıkı denetimi kurallara bağlanmıştır. Sonuçta bu anlaşma ile her iki blok için şeffaflık, denetim ve güvene dayalı bir silahsızlanma ortamının oluşturulması hedeflenmiştir.
AKKA’nın altında bir bölgesel düzenleme olan ‘Kanat Rejimi’ ise, Türkiye sınırlarına yakın alanların da dahil olduğu Avrupa’nın belirlenmiş bazı bölgelerinde, silahların kontrolü alanında ilave tedbirler getirmektedir. Söz konusu tedbirler, askeri kuvvet dengesinin düşük seviyede tutulması, bölge ülkelerinin ölçüsüz şekilde askeri konuşlanmasıyla bölgesel dengelerin değiştirilmesinin önüne geçilmesi ve üçüncü tarafların istikrar bozucu konuşlandırmalarının engellenmesini içermektedir.