Ana SayfaMakalelerSavaş & BarışÇin’in Küresel Silah Satışları

Çin’in Küresel Silah Satışları

Dr. Orhan ÇİFÇİ (Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü)


Soğuk Savaş sonrasında Çin’in uluslararası politikada giderek belirgin bir hal alan jeopolitik beklenti ve hedefleri, ülkenin dış politika karakteristiği ve askeri stratejisinin temelinde radikal dönüşümleri beraberinde getirmiştir. Özellikle 1990 sonrasında PLA (People’s Liberation of Army) kuvvetlerinin tamamının operasyonel ve taktiksel kabiliyetinin gelişimine odaklanan Çin, söz konusu dönem itibarıyla savunma bütçesi ve askeri harcamalarında kayda değer bir artışa gitmiş ve modern muharip teknolojileri askeri araçlarına entegre etme yoluna başvurmuştur. Bu koşullar bir yönüyle Çin askeri gücünün yalnızca sayısal boyutlarıyla değil aynı zamanda teknolojik kabiliyet anlamıyla da güçlenmesine imkan tanırken, diğer yönüyle Çin’i küresel silahlanma yarışında ön sıralara yerleştirmiştir. Şüphesiz Çin’in söz konusu ordu modernizasyonunu kesintisiz bir şekilde sürdürmesinde orta ve uzun vadede gerçekleştirmeyi planladığı stratejik hedeflerin payı oldukça önemlidir. 2035 yılında PLA kuvvetlerinin modernizasyonunun tamamlanması ve 2050 yılında PLA’yı Dünya-Klasmanında Ordu’ya dönüştürme hedefleri modernizasyon çabalarının en temel motivasyon kaynağı olarak kabul edilmektedir. PLA’nın modernizasyonu yönünde Çin tarafından atılan tüm adımlar ve geleceğe yönelik belirlenen projeksiyonlar Çin askeri gücünün uluslararası seviyedeki görünürlüğünü de aşamalı olarak pekiştirirken, söz konusu görünürlüğün en önemli bileşenlerinden birini silah satışları oluşturmaktadır. Günümüz küresel silah ticaretinde Çin ABD, Rusya, Fransa, İngiltere ve Almanya gibi güçlerle sıkı bir rekabet içerisinde bulunmaktadır.

Silah Satışı Nedir ve Neden Önemlidir?

Uluslararası ilişkilerde silah satışları devletlerin gücünü belirleyen en önemli indikatörlerden birisidir.Bölgesel ya da küresel seviyede nüfuz alanını genişletmeyi arzulayan devletler tarafından bir dış politika aracı olarak kullanılan silah satışları özellikle çift ve çok kutuplu uluslararası sistemik yapı içerisinde devletler tarafından belirgin bir şekilde başvurulan stratejiler arasında yer almaktadır. Devletlerin silah satışlarını dış politikalarında bir araç olarak kullanmalarının arka planında farklı motivasyonlar bulunmaktadır. Askeri müttefiklerine destek sağlama ve onların materyal kapasitelerini kuvvetlendirme, tehdit algıladığı devletlerin etki alanını daraltma ve ulusal silah sanayiinin gelişimini hızlandırma gibi politik ve askeri nedenler silah satışlarının temel motivasyonları arasında sıralanmaktadır (Thomas, 2019: 1). Bununla birlikte, devletlerin iç güvenliğini sağlama çabası, uluslararası statü arayışı, dış teknolojileri transfer edebilme uğraşısı, ekonomik kazanç arayışı ya da iç politikada askeri kurumların ve silahlı kuvvetlerin rolü de silah satış trendini belirleyen öteki parametrelerdir (Wezeman, 2014: 196-199).

En genel anlamıyla silah satışları, askeri ekipman ve hizmetlerin ülke içerisindeki çeşitli aktörlere ya da diğer devletlere arz edilmesi anlamı taşımaktadır. Janes, SIPRI (Stockholm International Peace Research Institute) ve IISS (International Institute for Strategic Studies) gibi kurumlar tarafından ayrıntılı bir şekilde raporlanan silah satışlarının kavramsal tanımlaması askeri uçak, zırhlı araç, füze, radar sistemleri, ağır silah, deniz altı ve savunma sistemleri gibi konvansiyonel silahlar üzerinden yapılmaktadır. Bilgi teknolojileri aktarımı, operasyonel destek, istihbarat alanlarında karşılıklı işbirliği, askeri eğitim, askeri lojistik destek ve askeri tatbikat gibi alanlar da yine silah satışları tanımlamasına dahil edilmektedir (Tian ve Su, 2020: 2). Hafif silahlar (Light Weapons) ve kitle imha silahları (Weapons of Mass Destruction) ise uluslararası hukuki sınırlandırmalar ve düzenlemeler gerekçesiyle silah satışları sınıflandırmasında bulunmamaktadır (Avila vd., 2017: 135-156).

Silah satışlarının tanımlanmasına yönelik metodolojik ve teorik farklılıklar konu üzerine araştırma yürüten kurum ya da uzmanların birbirinden ayrışan argümanlar üretmesine neden olmaktadır. Örneğin, silah satışı kavramsallaştırması IISS tarafından devlet merkezli bir bakış açısıyla sunulurken, SIPRI silah satışlarına insani güvenlik perspektifinden yaklaşmaktadır. Dolayısıyla silah satışı olgusu bütünüyle otonom ya da yeknesak bir alan olmaktan daha çok savunma harcamaları, askeri-endüstriyel kompleks ve silahların yayılımının engellenmesi gibi alanlarla ilişkili olarak değerlendirilmektedir.

Güvenlik çalışmaları literatüründe silah satışlarının bölgesel ve küresel seviyede yarattığı sonuçlar üzerine önemli bir tartışma bulunmaktadır. Bu çerçevede, devletler bölgesel güç yaratabilme arzusuyla dönemsel olarak silah satışlarını dış ve savunma politikaları öncelikleri arasına yerleştirirken (Pierre, 1982, s.11), silah satışlarının bazı durumlarda çatışma ve istikrarsızlığa neden olduğu ya da tersine, uluslararası ve bölgesel güç dengesinin korunmasında katalizör görevi üstlendiği görülmektedir. Bu nedenle silah satışları bir yönüyle kimi bölgelerde çatışma yoğunluğunu veya savaş olasılığını arttırabilecek silahlanma yarışına ortam hazırlarken, diğer yönüyle caydırıcılığı kolaylaştırabilecek politik bir araca dönüşmektedir (Pierre, 1982: 12). Öte yandan, silah satışlarının devletler için politik ikilem yarattığı durumlar da göz önünde bulundurulmalıdır. Devletlerin, müttefiklerinin askeri kapasitelerini güçlendirebilmek ya da kendi güvenliğini konsolide edebilmek hedefiyle başvurduğu silah satışları otoriter ya da totaliter yönetimlerde demokrasi ve insan haklarına zarar verebilecek koşullar yaratabilmektedir. Bununla birlikte, konvansiyonel silah ticareti sırasında nükleer teknolojilerin aktarımı ya da bunların ticareti nükleer silahların yayılımını tetikleyici şartlar doğurabilmektedir (Pierre, 1982: 12).

Tarihsel süreç içerisinde silah satışlarının karakteristiği birtakım değişimlere maruz kalmasına rağmen kendi öz dinamikleri ekseninde kimi devamlılıkları da içerisinde barındırmıştır. Özellikle Soğuk Savaş’ın sonu silah satışlarının karakteristiğini yeniden şekillendiren dönüm noktalarının başında gelmektedir. Soğuk Savaş ile kıyaslandığında Soğuk Savaş sonrasında satışı yapılan silah teknolojilerinin gelişmişlik seviyesinde kayda değer bir ilerleme görülmektedir. Yine aynı dönemde silah satın alım talebinde ve silah satışında bulunan aktörlerin sayısında artış gözlemlenmiş ve söz konusu aktörler arasındaki ilişkiler ağı daha karmaşık bir yapıya kavuşmuştur. Böylelikle ticareti yapılan silah ve savunma sistemlerinin teknolojik özellikleri gelişim gösterdiği gibi ithalat-ihracat oranları da savunma bütçeleriyle paralel olarak yükselmiştir. Tüm bu dönüşüm ve süreklilikler tabiatıyla normatif anlamda silah satışı kavramını da yeniden tartışmaya açarak kavrama yönelik yeni perspektiflerin doğuşunu da beraberinde getirmiştir.

Çin Silah Satışlarının Küresel Pazarda Artan Etkisi

Son 10 yıllık zaman aralığında Çin ABD, Rusya, Fransa ve Almanya ile birlikte en fazla silah satışı yapan beş devlet arasında yer almaktadır. SIPRI verilerine göre 2021 yılında Çin’in savunma bütçesinin yaklaşık 295 milyar dolara ulaşması ve konvansiyonel niteliklerle birlikte yapay zeka, otonom sistem ve 4. Sanayi Devrimi teknolojilerinin savunma sistemleri üretim sürecine sokulması Çin tarafından üretilen silah sistemlerinin uluslararası seviyedeki talep oranlarını arttırmıştır. Nitekim yine SIPRI hesaplamalarına göre 2017-2021 döneminde Çin’in küresel silah satışlarındaki payı %4,7’e ulaşmıştır. Bu oran küresel silah satış endekslerinde Çin’i ABD, Rusya ve Fransa’nın ardından dördüncü sıraya yerleştirmektedir. Bu kapsamda özellikle NORINCO (China North Industries Corporation), AVIC (Aviation Industry Corporation of China), CETC (China Electronics Technology Group Corporation) ve CSGC (China South Industries Group) gibi havacılık, denizcilik ve elektronik askeri ve sivil sistem üretimlerinde profesyonelleşen Çin merkezlisavunma sanayii şirketleri farklı coğrafyalarda bulunan devletlere en fazla silah satışı yapan aktörler arasında yer almaktadır.

Bahse konu savunma sanayii şirketleri SIPRI Silah Sanayi verilerine göre uluslararası seviyede en fazla silah satışı yapan ilk 25 şirket arasında yer almaktadır. Benzer bir şekilde, bu alanda diğer bir otoriter yayın konumunda bulunan Defense News verileri de Çin savunma sanayii şirketlerinin başarısını benzer yönleriyle ortaya koymaktadır. Buna göre, en fazla silah satışı yapan 25 şirket arasından 7’si Çin merkezlidir. Şüphesiz ki, Lockheed Martin, Raytheon Technologies, Northrop Grumman ve Boeing gibi Amerikan merkezli şirketlerin küresel seviyede silah satışları yaklaşık %39 gibi büyük bir oranla tahakkümünü sürdürse de Çin şirketlerinin orta veya uzun vadede ihracat oranlarını arttırması güçlü ihtimaller arasında yer almaktadır. Çin’de savunma araçlarının üretimine ve AR-GE bütçesine ayrılan kaynaklarının artışın yanında Xi Jinping yönetimiyle sürekliliğe oturtulan Çin Karakteristiğini Yansıtan Sivil-Askeri Füzyon’un ileri seviyeye taşınması da silah satış oranlarının artışına dolaylı olarak imkan sağlamaktadır. Öyle ki, savunma sanayiinde diğer devletlerle çeşitlendirilen işbirliği alanlarıyla birlikte yerli ve orijinal inovasyon çalışmalarının hızlandırılması ve dış bağımlılığın giderek azaltılması Çinli şirketler tarafından üretilen silah ve savunma sistemlerini talep eden devletlerin sayısındaki artışı yanında getirmektedir. Son dönemlerde Çin’in en fazla satış yaptığı araçların başında ise Yuan sınıfı denizaltı, insansız hava aracı, Wing Loong ve Caihong silahlı drone, JF-17 Thunder ve F-7MG savaş uçakları, Yingji-8 ve Yingji-82 gemi savar seyir füzeleri, FD-2000 (HQ-9) karadan havaya füze sistemi, VT4 savaş tankı ve K-8 eğitim uçakları bulunmaktadır (Raska ve Bitzinger, 2020). Daha da önemlisi, önümüzdeki dönemlerde Çin’in Dördüncü Nesil Savaş Uçağı J-10 ve Beşinci Nesil Savaş Uçağı J-31’leri F-16, Rafale, Typhoon ve F-35 gibi savaş uçaklarına rakip olarak küresel silah piyasasında satışa sunması beklenmektedir.

Günümüz koşullarında Çin’in en fazla silah satışı yaptığı bölgelerin başında Asya yer almaktadır. Nitekim Çin’in halihazırda toplam silah satışlarının %70’ten fazlasının bu bölgeye gerçekleştirdiği görülmektedir. Bölgede Pakistan, Myanmar ve Bangladeş Çin’den en fazla silah satışı talebinde bulunan devletler konumundadır. Örneğin, 2010-2020 yılları arasında Çin tarafından gerçekleştirilen silah satışlarının tamamının %49.1’i Pakistan’a, %19.8’si Bangladeş’e ve %11’i Myanmar’a yapılmıştır. Bu devletlerin yanı sıra Tayland ve Endonezya da Çin’den silah talebinde bulunan diğer bölgesel aktörlerdir (China Power, 2022).

Diğer büyük güçlerle mukayese edildiğinde Çin’in Ortadoğu devletlerine yönelik silah satışları ise oldukça sınırlıdır. 2000-2019 yılları arasında Ortadoğu’daki silah ticaretinin yalnızca %2,7’si Çin’e aittir (Thomas, 2019: 15). Ancak kısa dönem aralıklarında Çin varlığının bölgedeki artışının göz önünde bulundurulması elzemdir. Örneğin; 2011-2015 yılları arasında Ortadoğu bölgesindeki silah ticaretinin %3,8’i Çin’e aitken, 2016-2020 yılları aralığında bu oran %7’e yükselmiştir (Wezeman vd., 2020, 7). Bölgede Afganistan, İran, Irak, Ürdün, Mısır, Katar, Suudi Arabistan, Suriye ve Birleşik Arap Emirlikleri son 10 yılda Çin’den silah satın alan ülkeler arasında başı çekmektedir. Söz konusu ülkeler arasında Çin’den en fazla silah talebinde bulunan aktörler ise Körfez ülkeleridir. Son dönemlerde Suudi Arabistan 205 milyon dolar, Birleşik Arap Emirlikleri 166 milyon dolar ve Katar 188 milyon dolar değerinde Çin’den silah satın almıştır (SIPRI, 2022). Sayısal verilerin de ortaya koyduğu gibi silah satışları özelinde Çin’in Ortadoğu bölgesindeki varlığı sınırlı kalsa da ilerleyen dönemlerde Çin üretimi silahların bölgesel talebinin artması kaçınılmaz görünmektedir. Bölge ülkelerinin ABD ve Avrupa devletlerine olan yüksek bağımlılığı ve Çin üretimi silah sistemlerin bu devletlere makul seviyede maliyet yaratması Çin silahlarının ilerleyen dönemlerde buradan daha fazla talep görmesine neden olacağı aşikardır. Dahası, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın yakın gelecekte de devam edeceği düşünüldüğünde Ortadoğu’ya Rus silah ihracatının azalması ihtimali sonucu ortaya çıkabilecek boşluğu da yine Çin’in doldurması beklenmektedir.

Çin’in silah pazarına aktif bir şekilde dahil olmaya çalıştığı bölgelerden bir diğeri Afrika’dır. Her ne kadar Çin 1980’li yıllarda bölgeye silah satışına başlasa da 2010 yılına kadar satış trendi oldukça düşük seviyede kalmıştır. Ancak 2010 yılı sonrasında Çin’in bölgeye silah satışlarında hızlı bir artış söz konusudur. 2010-2020 yılları arasında Çin’in toplam silah satışlarının yaklaşık %19’u Afrika ülkelerine yapılmıştır. Burada Cezayir, Nijerya, Tanzanya, Fas ve Sudan diğerleri arasında Çin’den en fazla silah talebinde bulunan devletler arasındadır. Çin ayrıca Sahraaltı Afrika ülkelerine de önemli ölçülerde silah satışında bulunmaktadır. Afrika gibi yükselen pazarlardan bir diğeri olan Latin Amerika devletlerinin bir kısmı da Çin ile karşılıklı askeri işbirliği alanlarını ve silah ticareti anlaşmalarını genişletmektedir. Karşılıklı ideolojik yakınlığın etkisiyle diğer tüm Latin Amerika ülkeleri arasında Venezuela, Bolivya, Ekvator ve Peru Çin’in en fazla silah satışı gerçekleştirdiği devletlerdir (China Power, 2022). Ancak Çin’in Latin Amerika silah pazarına girişinin nispeten yeni olduğu da vurgulanmalıdır. 2000 öncesinde Çin’in bahse konu ülkelere satışları düşük özellikli teçhizat ve küçük silahlar gibi askeri malzemelerle sınırlı kalmıştır. 2000 sonrasında ise ideolojik yakınlıkla birlikte bölgeyle derinleşen ekonomik ve siyasi ilişkilere paralel olarak bölge ülkelerine satışı yapılan askeri malzemelerin de niteliğindeki artışı yanında getirmiştir. Ancak Çin’in Latin Amerika pazarındaki yerinin henüz oldukça ılımlı ve küçük bir paya sahip olduğu da göz ardı edilmemelidir.

Sonuç

Kesintisiz süregelen ekonomik büyüme trendi ve sürekliliğe oturtulan askeri modernizasyon çabaları, Çin’in küresel silah ticaretinde önemli bir oyuncu olarak ortaya çıkmasını sağlayan temel unsurlardır. Başta Soğuk Savaş dönemi olmak üzere uzun yıllar boyunca denizaşırı ülkelerden konvansiyonel silah ithal eden ülke konumunda bulunan Çin, devam eden süreçte yabancı silah sistemlerine bağımlılığını kademeli olarak azaltarak ve askeri üretim kapasitesini artırarak son on yıl içerisinde net silah ihracatçısı aktöre dönüşmüştür. Nitekim gelişen savunma sanayii dinamikleri sayesinde silah sistemleri üretim alanında giderek güçlenen Çin’in söz konusu sistemleri küresel pazara aktarma arayışının arka planında başta ekonomik ve stratejik kaygılar yer almak üzere çeşitlilik arz eden motivasyonlar bulunmaktadır. Ekonomik ilişkilerini geliştirmek ve ekonomik işbirliği alanlarını çeşitlendirmek için özellikle Asya, Afrika ve Latin Amerika gibi yükselen pazarlara silah transferlerini arttıran Çin, stratejik bağlamda silah sistemleriyle askeri belirginliğini yoğunlaştırmayı, müttefik kazanmaya ya da var olanı desteklemeyi ve güç dengesi yaratmayı hedeflemektedir. İlerleyen yıllarda da Çin’in silah satışlarının özellikle gelişmekte olan ülkelere yoğunlaşarak devam etmesi beklenmektedir. Ancak Çin’in küresel silah satışlarında giderek artan etkisi bazı problemleri ya da soru işaretlerini de beraberinde getirmektedir. Örneğin; uluslararası kamuoyunda Çin silahlarının özellikle bazı Afrika ülkelerindeki yerel çatışmalarda kullanıldığına dair sesler giderek yükselmektedir. Öte yandan, Çin’de silah sistemleri üretimi hala büyük oranda devlet kontrolü altındadır (State-Owned Entreprises). Çin savunma sanayiinde sivil girişimlerin payı ve kaynağı artırılsa da özel teşebbüslerin ABD ve Avrupa devletleriyle kıyaslandığında yetersiz kalması gelecekte silah üretimi ve dolasıyla da satışlarını sekteye uğratabilecek dinamiklerdir.

Kaynakça

Avilla Carlos Federico Domínguez, Souza Deywisson Ronaldo de ve Guedes Marcos Aurélio Guedes. (2017). “Arms Transfer Policies and International Security: The Case of Brazilian-Swedish Co- operation”. Contexto Int. Cilt: 39, Sayı: 1, 135-156.

China Power. (2022). “How Dominant is China in the Global Arms Trade?”. https://chinapower.csis.org/china-global-arms-trade/. (E.T. 25.10.2022)

Pierre, Andrew. (1982). “Arms Sales: The New Diplomacy”, Disam Journal. Cilt: 4, Sayı: 4, 9-25.

Raska, Michael ve Bitzinger, Richard A. (2020). Strategic Contours of China’s Arms Transfer. Strategic Studies Quarterly.

SIPRI. (2022). SIPRI Arms Transfers Database. https://www.sipri.org/databases/armstransfers. (E.T. 23.10.2022).

Thomas, Clayton. (2019). Arms Sales in the Middle East: Trends and Analytical Perspectives for U.S. Policy. Washington: Congressional Research Service.

Tian Nan and Su Fei. (2020). Estimating the Arms Sales of Chinese Companies. Stockholm: SIPRI.

Wezeman Pieter D., Fleurant Aude, Kuimova Alexandra, Tian Nan ve Wezeman T. Siemon. (2019). Trends in International Arms Transfers. SIPRI Fact Sheet, 2018.

DİĞER İÇERİKLER