Ana SayfaGüvenlik SözlüğüDEAŞ (DAEŞ - IŞİD) – Irak ve Şam İslam Devleti

DEAŞ (DAEŞ – IŞİD) – Irak ve Şam İslam Devleti

DEAŞ (Devlet’ül İslamîyye fi’l Irak ve’ş Şam) terör örgütü, ilk olarak 2004 yılında Irak’ta Ebu Musa el-Zerkavi liderliğinde “Cemaat el-Tevhid vel-Cihad” (Tevhid ve Cihat) adıyla ortaya çıkmıştır. İsim konusunda örgüt defalarca değişikliğe gitmiştir. Tevhid ve Cihat adından sonra sırasıyla Ekim 2004’te “Tanzim Kaidat el-Cihad fî Bilâd el-Rafidayn” ya da daha çok bilinen “Irak El-Kaidesi” adını almıştır. Ocak 2006’da birkaç küçük grupla birleşerek “Mücahidîn Şûrâ Konseyi” adını alan örgüt, Ekim 2006’da “Irak İslam Devleti” adını kullanmaya başlamıştır. Son olarak Nisan 2013’te örgütün lideri Ebu Bekir el-Bağdadi tarafından örgütün adı “Şam” da eklenerek, “Irak Şam İslam Devleti” (IŞİD) olarak değiştirilmiştir. Son olarak, Haziran 2014’te coğrafi tanımlamalar çıkartılarak grubun bütün “İslam Alemi”nin halifeliği olduğuna vurgu yapmak için; örgüt tarafından isminin İslam Devleti (Islamic State) olarak değiştirildiği ilan edilmiştir. İngilizce literatürde IŞİD için “İslamîc State of Iraq and Syria” (ISIS) ya da “İslamîc State of Iraq and the Levant” (ISIL) isimleri kullanılmaktadır. Arapçanın konuşulduğu ülkelerde ise genel olarak örgütün adı “Devlet’ül İslamîyye fi’l Irak ve’ş Şam” (DEAŞ) olarak telaffuz edilmektedir. Kürtlerin ise örgütü “Dewleta İslamî ya Irak u Şam” (DAİŞ) olarak adlandırdığı görülmektedir.

2004 yılının Nisan ayında ABD askerlerine karşı “Birinci Felluce Savaşı”nı kazanan Tevhid ve Cihat’ın lideri el-Zerkavi, Felluce bölgesinde örgütü güçlendirmiş ve 17 Ekim 2004 tarihinde el-Kaide’ye bağılığını bildirmiştir. Zerkavi’nin 7 Haziran 2006 tarihinde ABD operasyonlarında öldürülmesinin ardından örgüte sırasıyla Ebu-Hamza el Mü-cahir (Ebu Eyyub el-Mısri) ve Ebu Ömer el-Bağdadi liderlik yapmıştır. Mücahir ve Ömer el-Bağdadi’nin 2010 yılının Nisan ayında ABD destekli yapılan bir operasyon sonucu Irak güvenlik güçleri tarafından öldürülmesi ile birlikte Irak İslam Devleti’nin başına Ebu Bekir el-Bağdadi geçmiştir. Ebu Bekir Bağdadi, Nisan 2013’te “kendilerinin uzantısı olan Nusret Cephesi’nin feshedildiğini, Nusret Cephesi’nin Irak İslam Devleti ile birleştiğini ve örgütün yeni adının Irak Şam İslam Devleti (IŞID/ DEAŞ) olduğunu” açıklamıştır. Söz konusu açıklama Nusret Cephesi lideri Cevlani (Colani) tarafından kabul edilmemiş, El Kaide lideri Eymen Zevahiri ise; “IŞİD ilanının geçersiz olduğu, Nusret Cephesi’nin Suriye’de, Irak İslam Devleti’nin ise Irak’ta faaliyet göstereceğini” açıklamıştır.

Ebu Bekir Bağdadi, Zevahiri’nin bu açıklamasına karşı Suriye alanında faaliyetlerine devam edeceklerini ifade ederek Nusret Cephesi’ndeki savaşçıları DEAŞ saflarına çağırmıştır. Karşılıklı açıklamalar sonrası Eymen Zevahiri; IŞİD ile bir bağlarının bulunmadığını, Suriye’de El Kaide’nin gerçek temsilcisinin Nusret Cephesi olduğunu ilan etmiştir.

IŞİD/DEAŞ lideri Ebu Bekir Bağdadi, 29 Haziran 2014 tarihinde “Halifeliği”ni ilan ederek, Irak ve Suriye alanını kapsayacak şekilde “İslam Devleti”nin kurulduğunu açıklamıştır.

2011 yılının sonlarına doğru ABD askerlerinin Irak’tan geri çekilmesi, 2010 sonrası Irak Başbakanı Nuri El-Malîki’nin takip ettiği Şii yanlısı politikalar ve Suriye’deki iç savaşın bölgedeki istikrarsızlığı arttırması, Bağdadi yönetimindeki DEAŞ’ın Irak ve Suriye’de güçlenmesine neden olmuştur. Bağdat’ın izlediği mezhepçi politikalar sonucunda Irak’taki bazı Sünni aşiretler yönetimden uzaklaşmış ve DEAŞ’a destek vermeye başlamıştır. Aynı dönemde, bölge dışından gelen yabancı terörist savaşçılar da DEAŞ’in güçlenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu gelişmeler, DEAŞ’ın Irak ve Suriye’de birçok bölgeyi ele geçirmesine ve yönetimi altına almasına sebep olmuştur. Bu nedenle Örgütün gücünün önemli bir bölümü, Irak’ın Sünni aşiretlerinden ve ABD işgaliyle Saddamcı olduğu gerekçesiyle tasfiye gruplardan aldığı destekten gelmektedir. Mücahidîn Şûrâ Konseyi, el-Kaide, Jays el-Fatiheen, Jund el-Shaba, Katbiyan Ansar el-Tevhid vel Sunnah, Jeis el-Taiifa el Mansoura gibi çeşitli isyancı gruplardan oluşmakta ve desteklenmektedir.

Ekonomik açıdan dünyanın en zengin terör örgütlerinden biri durumunda olan DEAŞ, büyüme sürecinde gasp, haraç toplama, adam kaçırma, özel finansörlerden gelen bağışlar ve petrol kaçakçılığından muazzam bir servet elde etmiştir. DEAŞ’ın ekonomik açıdan güçlü olmasının bir diğer sebebi ise kendi kendine işleyen bir ekonomik yapı meydana getirmiş olmasıdır. Böylesine güçlü bir finans kaynağı bulunan örgütün faaliyet alanı ise Ortadoğu’nun kuzey bölgeleridir. Sünni Müslümanların yoğun olduğu Irak ve Suriye’de çok etkindir. Ele geçirdiği şehirlerdeki maddî zenginlikleri o şehirlerin sakinleri ile paylaştığı için Örgüt, halkın desteğini almış ve varlığını kalıcı bir şekilde sürdürmeyi başarmıştır.

Irak savaşı döneminde Bakuba kasabasını, kurmayı hedeflediği Irak Şam İslam Devleti’nin başkenti olarak ilan etmiştir. Günümüzde Irak’ın Anbar, Babil, Ninova, Kerkük ve Selahaddin illeri ile Suriye’nin Halep, İdlip ve Rakkâ kasabalarında artık iyice kökleşmiş ve istediği düzeni kurmuştur. Özellikle 2012 sonrasında gücünü iki katına çıkarmayı başararak bölgede dikkate alınması gereken bir güç haline gelmiştir. Örgüt, “Bakiyyetün ve Tetemedded” (baki ve genişleyen) sloganını kullanmaktadır.

2013 yılında El Kaide’nin Suriye kolu olan Nusrâ Cephesi ile DEAŞ arasında pek çok çatışma yaşanmıştır. DEAŞ ile Nusrâ Cephesi arasındaki çekişme konjonktürel olarak şiddeti değişmekle birlikte Suriye’nin pek çok bölgesinde devam etmektedir. Şubat 2014’te ise El-Kaide, DEAŞ ile bütün bağlarını kestiğini duyurmuştur.

DEAŞ’ın eleman temini ve diğer amaçları için dijital dergiler, video içerikleri ve sosyal medya platformlarını kullandığı görülmektedir. DEAŞ, sosyal medya platformlarını kullanarak örgütün görüntülerini milyonlarca izleyicisine ulaştırmaktadır. DEAŞ’ın diğer terör örgütlerinden farklı olarak ekonomik güce sahip olması, sosyal medyayı etkili kullanması ve sözde hilafet devletini ilan etmesi örgüte eleman teminini arttırmakta ve kolaylaştırmaktadır.

Çatışma bölgelerinden doğru haber almanın zorlukları nedeniyle DEAŞ’in eleman sayısı hakkında net bilgiler bulunmamaktadır. Kontrolünü ele geçirdiği bölgelerdeki yerel halktan aldığı desteğin tam olarak bilinememesi de eleman sayısı konusunda kesin bilgiler vermeyi zorlaştırmaktadır. Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütünün raporunda Örgütün Ağustos 2014’te Suriye’de 50.000, Irak’ta ise 30.000 elemanı olduğu bildirilmiştir. CIA verilerinde Eylül 2014 tarihi itibarıyla DEAŞ’ın sahip olduğu eleman sayısının 20,000 ila 31,500 civarında olduğu görülmekle birlikte, aynı yılın Aralık ayı itibarıyla Rusya Genel- kurmay Başkanlığı bu sayının 70,000’e kadar ulaştığını belirtmiştir. Bölgesel aktörler ise bu sayının daha yüksek olduğunu ifade etmektedir. Bu bağlamda, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) yetkililerine göre Kasım 2014 tarihi itibarıyla DEAŞ’ın 200,000 elemana sahip olduğu belirtilmektedir.

DEAŞ’ın eleman sayısının büyük bir bölümü dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen ve “Yabancı Terörist Savaşçılar” (YTS) olarak adlandırılan kişilerden oluşmaktadır. “Yabancı Terörist Savaşçılar” kavramına ilk kez Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 15 Ağustos 2014 tarihinde kabul ettiği 2170 sayılı Kararında yer verilmiştir. BMGK’nın, 24 Eylül 2014 tarihli 2178 sayılı Kararında YTS kavramı, “terör eylemleri işlemek, planlamak ya da terör eylemlerine hazırlık yapmak veya katılmak ya da silahlı çatışmalarla bağlantılı olanlar da dâhil olmak üzere, terör eğitimi almak veya vermek amacıyla ikamet ettikleri veya vatandaşı oldukları devletten başka bir devlete seyahat eden kişiler” olarak tanımlanmıştır. 2015 Nisan ayı itibarıyla Birleşmiş Milletler raporuna göre DEAŞ’e katılan ve 100’ü aşkın ülkeden çatışma bölgelerine giden YTS sayısının 25,000’den fazla olduğu belirtilmektedir.

2015 yılından itibaren güvenlik bürokrasisindeki bir çok kurum Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) yerine İslam kelimesi geçmeyen Devlet-ül Irak ve’ş Şam (DEAŞ) adını kullanmaya başlamıştır.

DİĞER İÇERİKLER