Dehşet Dengesi ya da Karşılıklı Garantili İmha (Mutually Assured Destruction-MAD), Soğuk Savaş sırasında Amerika Birleşik Devletleri’nin “masif (yoğun, bol) misilleme doktrini”nin bir ürünü olarak ortaya çıkmış ve yaklaşık yarım asır boyunca Amerika’nın savunma stratejisinin merkez unsuru olmaya devam etmiş bir kavramdır.
Karşıdan gelecek bir saldırı ihtimaline karşı, rakibi caydırmak amacıyla, rakipten gelecek ilk darbeye karşı dayanıklılığı ve rakibin elde etmeyi planladığı kazancı alt edecek karşılık verme iradesini göstermeyi ifade eder.
Dehşet Dengesi’nin sağladığı caydırıcılık konvansiyonel silahlar bağlamında değil nükleer silahlar (kitle imha silahları) bağlamında değerlendirilmektedir.
ABD ve SSCB arasında Soğuk Savaş döneminde görülen dehşet dengesi ya da karşılıklı garantili imha politikası, yapacakları bir nükleer savaş sonucu iki tarafın da birbirlerini yok etmeye yetecek kapasitelerinin olduğunu ifade etmektedir. Olası bir nükleer saldırı karşılıklı imhayı da beraberinde getireceğinden taraflar, karşılıklı nükleer saldırıdan kaçınarak “dehşet dengesi” oluşturmaktadır.