Dusek, WEF’in 16-20 Ocak’ta Davos’ta düzenleyeceği yıllık toplantısı öncesi, küresel ekonomideki gelişmeler ve zirvenin gündemine ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Zirvenin bu yıl “Parçalanmış Bir Dünyada İş Birliği” temasıyla zorlu bir ekonomik görünüm döneminde yapılacağını belirten Dusek, dünyanın şu anda birbiriyle bağlantılı nedenlere bağlı olarak çok sayıda krizle karşı karşıya kaldığını söyledi.
Dusek, gıdadan enerji ve iklime kadar uzanan bu krizlerin özellikle en kırılgan bölgelerde yaşayanlar olmak üzere dünyada milyonlarca insanı etkilediğini ifade ederek, “Bu krizlerin nedenleri birbirine bağlı olduğu gibi, çözümleri de birbirine bağlı. Bu tür krizlerin sadece ileriye dönük riskini azaltmakla kalmayıp daha da önemlisi, gelecek için yeni bir büyüme, istihdam ve güvenlik gündemini hayata geçirmemizi sağlayacak tedbirleri belirleme ve bunlar üzerinde hareket etme konusunda birleşmeliyiz.” dedi.
Enerji dönüşümünün hızlandırılması, çığır açan teknolojik yeniliklerin yaygınlaştırılması ve daha rekabetçi bir dünya için etkili diplomatik mekanizmaların devreye sokulması gibi yöntemlerin bu belirsizlik döneminden daha dirençli bir şekilde çıkılmasına yardımcı olabilecek aksiyonlar arasında yer aldığını kaydeden Dusek, şöyle devam etti:
“Mevcut ekonomik sıkıntıların resesyon olarak adlandırıp adlandırılmayacağına ilişkin tartışmalar son birkaç aydır devam ediyor ama bazı gelişmeler ve bu terimin tanımı arasında bir uyumsuzluk söz konusu. Bence (bu sorunlar için) kullanılması gereken doğru kelime geçiş. Merkez bankalarının aksiyonları, iş gücü piyasalarının esnekliği ve tedarik zincirlerinin yeniden şekillenmesi, bu geçişin nasıl bir ekonomik düzenle sonuçlanacağına karar veren faktörler arasında yer alacak.”
Küresel ve sürdürülebilir hükümet politikaları için çağrı
Mirek Dusek, bu geçiş döneminde hükümet politikalarının da önemine dikkati çekti.
Hükümet politikalarının çoklu küresel krizlerin ele alınmasında kilit rol oynayacağını vurgulayan Dusek, “Hükümetler; olumsuz koşulları, önemli politikaları yürürlüğe koymaktan vazgeçmek için bir bahane olarak kullanmak yerine, çok ihtiyaç duyulan politika reformunu gerçekleştirmek için bir fırsat olarak görmeli.” dedi.
Dusek, hükümet politikalarının “ekonomik büyümeyi enerji tüketiminden ayrıştırmak ve iklim değişikliğine karşı karbon emisyonlarını azaltmak için daha sürdürülebilir kaynaklara geçişi destekleyecek şekilde” olması gerektiğini kaydetti.
Son dönemde ekonomik ve jeopolitik şokların enerji arz güvenliğinde şoklara neden olduğunu belirten Dusek, “Enerji arz güvenliği konusunda son zamanlarda yaşanan derin endişe, daha sürdürülebilir bir enerji modeline doğru hareketi hızlandırmak için ivme sağlamalı.” dedi.
Dusek, mevcut krizlerin belirli bir ülke veya bölgeye mahsus olmadığını ve etkilerinin daha önce görülmemiş şekilde dünyayı etkilediğini ifade ederek, hükümet politikalarının da küresel çapta ve iş birliğine dayalı şekilde oluşturulması gerektiğini kaydetti.
Dünya çapında merkez bankalarının enflasyonla mücadele için birlikte çalıştığını belirten Dusek, “Sistemik küresel sorunları ele almak için daha geniş hükümet politikası ve koordineli eylem fırsatları en üst düzeye çıkarılmalı.” değerlendirmesinde bulundu. AA