Ömer Özkızılcık
Fransız çimento devi, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) DEAŞ ve El-Kaide olmak üzere iki terörist gruba maddi destek sağlama suçlamalarını kabul ettikten sonra, 18 Ekim’de 778 milyon dolar para cezasına çarptırıldı. Fransızların yıllarca halı altına süpürmeye çalıştığı gerçeklerin ortaya çıkmasından sonra bu ceza, Lafarge yetkilileri ve Fransız yetkili otoritelerince insanlığa karşı işlenen suçlara ilişkin adli kovuşturmaları kolaylaştırabilir. Buna rağmen, Suriye’deki Lafarge çimento fabrikasının Amerikan ordusuna nasıl hizmet ettiği hususu çoğunlukla görmezden gelinmeye devam ediyor.
New York Bölge Savcısı Breon Peace; “Daha önce hiçbir kuruluş, yabancı terör organizasyonlarına maddi destek ve kaynak sağlamakla suçlanmamıştı. Emsali görülmemiş bu suçlama ve karar, işlenen olağanüstü suçları ortaya koyarken, ulusal güvenlik çıkarlarımızı ihlal ederek hukuka aykırı eylemlerde bulunan kuruluşların hesap vereceğini göstermektedir.” dedi [1].
Lafarge’ın stratejik önemi
Lafarge’ın yargılanması, terör örgütlerine maddi desteğin ve kaynakların kesilmesi anlamında son derece büyük bir öneme sahip. Bununla birlikte, halihazırda Fransız devletinin sorumluluğu ve diğer devletlerin Fransa’nın işlediği suçlardan nasıl faydalandığı görmezden gelinmeye devam ediyor. Bu hususları daha iyi anlamak için fabrikanın nerede konuşlandığına bakmak faydalı olacaktır.
Lafarge çimento fabrikası, Halep ve Rakka arasındaki kavşakta ve stratejik M4 kara yolu üzerinde bulunuyor. Bu konum son derece stratejik öneme sahip. 2014’te DEAŞ Ayn el Arap’a (Kobani) saldırdığında, Rakka’dan çimento fabrikası üzerinden harekete geçmişti. Ayrıca bahsi geçen M4 kara yolu kuzeydoğu Suriye’yi Suriye kıyısına ve kuzeyden güneye uzanan M5 karayoluna bağlıyor. Suriye’deki tüm ekonomik ve lojistik faaliyetler bu iki kara yolu üzerinden sağlanıyor.
Lafarge’ın terör örgütlerine desteği
Çimento fabrikasının, terör örgütü PKK’nın Suriye kolu YPG tarafından geri alınmasının ardından lojistik değeri de bir başka terör örgütünün eline geçmiş oldu. Büyük depolama tesisleri ve sanayi kompleksi, YPG’nin Rakka ve Tabka’ya doğru ilerlemesi için çok önemliydi. Fransızların çabaları sayesinde fabrika, DEAŞ kontrolündeyken uluslararası koalisyonun hava saldırılarında yıkılmamıştı.
Amerika ve Fransa’daki mahkemeler Lafarge’ın terör örgütü PKK’ya maddi desteğini görmezden geldikleri gibi, fabrikanın 2014’ten sonra oynadığı rol de göz ardı ediliyor. YPG fabrikanın kontrolünü ele geçirdikten sonra Amerika, askeri personelini bu yerleşkede konuşlandırmayı seçti. Lafarge, Amerikan askeri üssünün helikopter merkezi olarak kullanılıyordu. Amerikan helikopterleri Irak’tan geliyor ve sözde DEAŞ’a karşı savaşta kullanıldıkları iddia ediliyordu. Lafarge çimento fabrikasının büyük depolama birimleri, YPG ve ABD askeri silah malzemelerinin depolanması için kullanışlıydı.
Lafarge, Amerikan destekli YPG’nin Suriye’deki varlığına hizmet etti
Geriye bakıldığında fabrikanın yıkılmaması sadece Fransız yatırımlarının güvence altına alınması değil, aynı zamanda Amerika’nın Suriye’de güçlü ve önemli bir askeri üs kurması anlamına geliyordu. Fransa’nın, terör örgütleri PKK, DEAŞ ve El-Kaide’ye 2012-2014 yılları arasında ödeme yaparak fabrikayı muhafaza etme çabaları olmasaydı, Amerika da bu kadar önemli bir yerleşim yeri bulamazdı. Fabrika muhtemelen Suriye’deki diğer fabrikalara yapıldığı gibi parçalanıp karaborsada satılacaktı. Amerikan mahkemeleri Lafarge’ı mahkum etse de fabrikanın Fransa tarafından işlenen suçların sonrasında Amerika’nın Suriye’deki varlığına hizmet ettiği inkar edilemez.
Amerika, Irak sınırından Fırat Nehri’nin batısındaki Münbiç bölgesine kadar iyi planlanmış bir lojistik ikmal hattı kurdu. Türk-Amerikan Münbiç yol haritasına rağmen bu ikmal hattı Münbiç’teki YPG’ye silah ve mühimmat yardımına devam etti. Amerika’nın çimento fabrikasındaki varlığıyla, Lafarge bu lojistik hattın dağıtım merkezlerinden biri oldu. Amerika, daha önce DEAŞ ve El-Kaide’ye en az 9,13 milyon dolar gelir sağlayan yerleşim yerindeki askeri varlığını devam ettirdi.
Trajikomik bir şekilde, Lafarge çimento fabrikası Amerikan askerlerinin yanında Fransız askeri personelini de ağırladı. Fransız ordusu teröristleri destekleyen ve cezaya çarptırılan aynı tesisi kullandı. Bilindiği üzere, Fransız otoriteleri Lafarge’ın DEAŞ ve El-Kaide’yle olan ilişkisinden istihbarat toplama anlamında yararlandı. Çoğunlukla görmezden gelinse de, Fransız devleti de Lafarge’dan askeri anlamda faydalandı. Fakat, para ve müsadere cezalarına çarptırılan sadece Lafarge oldu.
2019’da ABD Başkanı Donald Trump’ın talimatıyla Amerikan ordusu Şam ve Moskova’yla varılan anlaşmaya göre bölgeden çekildi. Bunun üzerine Rus askerleri ve rejim güçleri devreye girdi. Bu değişiklikle birlikte Amerika Suriye’nin doğusuna çekildi ve Rus güçleri Münbiç’e ve Tel Tamr ve Kamışlı’ya kadar Fırat’ın doğusuna ilerledi. O zamandan beri, Rusya askeri anlamda Amerikan ordusuyla aynı lojistik hattını tam tersi yönde, yani Münbiç’ten Irak sınırına doğru kullandı. Bu lojistik hat YPG’nin elindeki bölgelerde konuşlanmış Rus personeline ve rejim güçlerine ikmal sağlıyor.
Lafarge çimento fabrikası Suriye’de insanlığa karşı suçlar işleyen terör organizasyonlarını finanse etti, Fransız ve Amerikan askerlerini ağırladı. Vergi mükelleflerinin 2014’ten sonra fabrika sahasına ne olduğunu ve bu suç mahallinin Fransız ve Amerikan orduları tarafından nasıl ve neden korunup kullanıldığını bilmesi gerekiyor. Ayrıca, mevcut adli soruşturma Lafarge çimento fabrikasının terör örgütü PKK’yı da finanse ettiğini değil sadece DEAŞ’ın ve El-Kaide’nin finanse edilmesine odaklanıyor. Oysa fabrikanın PKK’nın Suriye ayağına silah ve mühimmat sağlamak için de kullanıldığı açıktır. AA