Güvenlik İkilemi

Güvenlik ikilemi Soğuk Savaş dönemi güvenlik konseptine ait bir kavramdır. Bu kavram içeriği itibariyle realist teorinin bir yansıması olarak kabul edilmektedir. İlk defa John H. Herz tarafından ortaya atılan bu kavram; uluslararası sistemin anarşik yapısından dolayı oluşan güvensizlik ortamında meydana gelen bir ikilem durumunu ifade etmektedir. Herz’e göre; düzenin ve güvenin bulunmadığı uluslararası sistemde, taraflar (devletler) saldırı ve güvenlik endişesi ile güç edinme (silahlanma) yarışına girerler. Güvenlik tehdidi algılayan ve silahlanan taraf, diğer taraflarda da aynı algının oluşmasını sağlar. Bu algı sonucu diğer taraflar da silahlanma ihtiyacı duyar. Bu durumda taraflar birbirlerine karşı silahlanmış olur ve bu süreç böyle devam eder. Süreç boyunca taraflar silahlanmış ama güvenlik tehdidi ortadan kalkmamıştır. Aksine tehdit artmış ve hem ekonomik hem de askeri açıdan külfet meydana gelmiştir. Herz, oluşan bu durumu güvenlik ikilemi olarak ifade etmektedir.

Güvenlik ikilemi durumunun oluşmasıyla, taraflar kısır bir döngünün içine girmiş bulunurlar. Bu döngü karşılıklı silahlanmayı artırarak uluslararası sistemi daha da güvensiz hale getirmektedir. Bu süreç Soğuk Savaş dönemince yaşanmış ve ABD-Sovyetler Birliği, Türkiye-Yunanistan gibi örneklerle de ifade edilmiştir. Soğuk Savaş dönemi sonrasında, güvenlik ikilemi kavramının hem güvenlik sorunlarını tanımlama hem de uluslararası sistemi ifade etmede ve açıklamada yetersiz kaldığına dair eleştiriler dile getirilmiştir.

Özellikle 1990’lardan itibaren artan etnik çatışmalar, iç savaşlar, terörizm, zayıf devletlerde güçlü olan suç örgütleri ve bazı suç örgütlerinin sınır aşan bir mahiyete ulaşması, göç sorunları ve bunlara ek olarak uluslararası ilişkiler teorilerinin açıklanmasındaki değişiklikler karşısında güvenlik ikilemi kavramının yetersiz kaldığı ifade edilmiştir. Soğuk Savaş döneminden sonra birçok analist, devletler arasındaki bu ikilemin devlet içi bir mahiyet kazanmaya başladığını ifade etmiştir. Bazı devletlerin/rejimlerin toplumun ihtiyaçlarını karşılayamaması sonucunda oluşun çatışma içeren veya içermeyen meşruiyet sorunu; hem toplum hem de devlet/rejim açısından bir çeşit güvensizlik durumunu ortaya çıkarmıştır. Bu meşruiyet sorunuyla toplumun veya toplumdaki tarafların aldığı tedbirler ve devletin/rejimin aldığı tedbirler karşılıklı olarak devam etmiş ve netice itibariyle güvensiz iç durum oluşmuştur. Brain Job bu durumu “güvensizlik ikilemi” olarak isimlendirmiştir.

DİĞER İÇERİKLER