Ana SayfaGüvenlik SözlüğüIRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu)

IRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu)

İrlanda’nın İngiltere’den ayrılmasını, bağımsız bir İrlanda Cumhuriyeti kurulmasını savunan ve bunun için mücadele eden terör örgütüdür. 1969 yılında başlayan olaylardan 1998 yılında imzalanan “Hayırlı Cuma”ya da Belfast Anlaşması’na kadarki dönemde Kuzey İrlanda kaynaklı ve IRA tarafından yapılan terör, İngiltere’nin bir numaralı güvenlik sorunu haline gelmiştir.

Kuzey İrlanda sorunu ve bu çerçevede IRA terörü temel olarak yüzyıllara varan bir tarihsel sürece dayanmaktadır. İngilizlerin VIII. Henry zamanında Katolik kilisesinden ayrılarak millî kilisesini kurmasıyla birlikte İngilizler ve İrlandalılar arasındaki çatışmalar sadece etnik bir çatışma ile sınırlı kalmamış, Protestan-Katolik çatışması ile birlikte konu ayrı bir boyut kazanmıştır.

1700–1800yılları arasında İrlandalılar değişik zamanlarda ayaklanmışlar ancak başarılı olamamışlardır. Bununla beraber her ayaklanma ve karşılıklı savaşta Protestan ve Katolikler arasındaki düşmanlık daha da artmıştır. Bu yıllarda hem Protestanlar hem de Katolikler silahlı örgütler kurmaya başlamış ve kurulan bu örgütler iki gruba ait toplumun savunma mekanizmaları haline gelmiştir.

1800 yılında çıkarılan Birlik Yasası (Act of Union 1800) ile İrlanda, Büyük Britanya Krallığı’nın bir parçası olmuş ancak bu İrlanda’da siyasî tartışmalara yeni bir boyut kazandırmıştır. Protestanlar yasaya bağlılığı savunurken, Cumhuriyetçi İrlandalılar ise bağımsız bir İrlanda’yı savunmuşlardır.

İrlanda’dan ABD’ye göç eden İrlandalılar, 1857 yılında New York’ta İrlanda Cumhuriyetçi Kardeşliği (Irish Republican Brotherhood- IRB) örgütünü kurarak İrlanda’nın özerk yönetimi için silahlı mücadelenin gerekliliğini savunmuşlardır.

IRB örgütü 1870-1916 yılları arasında İrlanda’nın bağımsız bir yönetim tesis edebilmesi için bombalama ve suikast eylemleri düzenlemiştir. Birlikçi Protestanlar ve İngiltere destekli İrlanda Kraliyet Polis Teşkilatı (Royal Irish Constabulary- RIC) IRB’nin temel hedefleri olmuştur. I. Dünya Savaşı ile birlikte İngilizler, İrlandalılara merkezdeki Hükümetin yetkilerinin yerel yönetime devredilmesini amaçlayan özerklik (Home Rule Act of 1914) sözü vermiştir. I. Dünya Savaşı’nda tüm gücünü Almanya’ya karşı savunma amaçlı kullanan İngiltere’nin içinde bulunduğu durum ve özerklik yasası, İrlanda’da gücün kimde olacağı sorusunu gündeme taşımış ve bu, İrlanda’da yaşayan İngiliz, Birlikçi Protestanlar ve Cumhuriyetçi Katolik İrlandalıların silahlanmalarına neden olmuştur.

Böyle bir siyasal ve psikolojik ortamın harekete geçmek için en uygun zaman olduğunu düşünen IRB örgütü, 1916 yılının Paskalya Yortusu (Easter Day) gününde Dublin’de ayaklanmıştır. Ayaklanmanın liderleri Patrick Pearse ve James Connolly idi. 1916 Paskalya ayaklanması ilk başlarda önemli kazanımlar elde ederek Dublin şehrinin önemli bölgelerini ele geçirmiştir. Ayaklanma karşısında şaşkına dönen İngilizler, büyük bir savaşın tam ortasında böyle bir ayaklanmayı büyük bir ihanet olarak değerlendirerek Dublin’e asker sevk etmiş ve ağır topçu ateşi ile birlikte isyancıları teslime zorlamıştır. Patrick Pearse, İngiliz komutana gönderdiği teslim olma şartlarını belirten mektupta kendisini İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu “Irish Republican Army- IRA” Başkomutanı olarak tanımlamıştır. Başlangıçta bir örgüt olarak lanse edilen IRB daha sonra kendisini bir ordu olarak nitelendirmiştir.

1921 yılına kadar IRA, Birlikçi Protestanlar, bölgede yaşayan diğer İngiliz toplumu ve İngiliz güvenlik güçleri ile çatışmaya devam etmiştir. 1922 yılında çıkarılan İrlanda’nın Yönetimi yasasıyla İrlanda’da iki ayrı devlet öngörülmüş ve İngiltere ile İrlanda arasında imzalanan anlaşma ile güneyde İrlanda’ya bağımsızlık verilirken adanın kuzeyinde kalan Ulster ve civarının, İrlanda ile barışçıl bir entegrasyon sağlanana kadar İngiltere’nin kontrolünde kalması kararlaştırılmıştır.

İngiltere ile imzalanan anlaşma IRA içinde de bölünmelere neden olmuş bazı üyeler anlaşmayı kabul ederken diğerleri tüm İrlanda bağımsızlığa kavuşuncaya kadar mücadeleye devam edilmesi gerektiğini savunmuşlardır.

Anlaşma sonrasında IRA içinde meydana gelen bölünmede bir grup, mücadelenin siyasal zeminde yapılmasını savunarak 1930’lu yıllarda “Yalnız Kendimiz” anlamına gelen Sinn Fein siyasal partisi etrafında faaliyetlerini devam ettirirken, mücadelenin silahlı yapılması gerektiğini savunanlar ise Gönüllü İrlanda Cumhuriyet Ordusu (Provisional Irish Republican Army- PIRA) örgütünü kurarak yollarına devam etmiştir.

1922-1966 yılları arasında Kuzey İrlanda Hükümetleri Katolik İrlandalıların haklarına sınırlama getirirken, bölgede bulunan Birlikçi Protestanların hakları da olumlu yönde artırılmış ve geçen zamanda sosyal ve ekonomik anlamda iki grup arasında uçurum daha da büyümüştür. Siyasal haklarla ilgili gösterilerin ve kampanyaların temelinde barınma ve eğitim sorunlarının giderilmesine yönelik talepler varken, zaman içerisinde Katoliklerle Protestanlar arasında eski anlaşmazlıkları su yüzüne çıkaran ve ayrışmaları derinleştirici gelişmeler de yaşanmıştır.

1969 ve Sonrasındaki Olaylarile IRA’nın Doğuşu

1960’lı yıllarda Katoliklerin siyasal haklar, barınma ve eğitim sorunları ile ilgili düzenledikleri gösteri ve eylemler Kuzey İrlanda Hükümeti tarafından şiddet ve zor kullanarak bastırılmaya çalışılmıştır.

1969 yılında başlayan olaylar aslında 30 yıl sürecek olan çalkantılı, şiddet dolu ve ilgili herkes için sıkıntılı bir dönemin de başlangıcı olmuştur. 1969 yılında başlayan olaylardan 1998 yılında imzalanan “Hayırlı Cuma”ya da Belfast Anlaşması’na kadarki dönem İngiltere tarafından “Sıkıntılar – Troubles- Dönemi” olarak adlandırılmaktadır.

1969 yılı ile birlikte siyasal hak talep eden Katolik göstericiler ile buna müdahale eden Protestan/Birlikçi güvenlik güçleri arasındaki sürtüşmeler şiddetini artmıştır. Katolikler ve Protestanlar arasındaki tansiyon zirveye çıkmış ve özellikle Lodonberry ve Belfast’ta iki grup arasındaki kavga, İngiliz ordusunun sükuneti sağlamak üzere bölgeye gelmesine neden olmuştur. Ancak gelen İngiliz ordusu Kuzey İrlanda’da huzur ve güvenliği tekrar sağlarken Katolikler ve Protestanlar arasında tarihsel süreçte olan bitenleri göz önüne almamış ve İngiliz ordusunun uygulamaları IRA’nın tekrar doğmasına neden olmuştur.

Kuzey İrlanda’da çıkan karışıklıklara karşı İngiliz ordusunun Protestanların lehine müdahalesi, Katolikler tarafından Londonderry ve Belfast’ta barikatlar oluşturularak “girilmez bölgeler – no go areas” oluşturarak kendilerini korumaya çalışmışlardır. Bu barikatlar aynı zamanda IRA için rahat hareket etme olanağı da sağlamış ve örgüt eylem planlama, eleman kazanma, propaganda yapma gibi örgütsel faaliyetlerini rahatlıkla yapabilmiştir.

Yine 30 Ocak 1972 Pazar günü Katoliklerin İngiliz işgalini protesto eylemleri sırasında İngiliz ordusunun açtığı ateşte 13 sivil Katolik İrlandalı ölmüştür. İrlandalılar tarafından “Kanlı Pazar” (Bloody Sunday) olarak tanımlanan bu günde meydana gelen olaylar IRA için yeniden doğuş anlamına gelmektedir.

Örgütsel Yapı

IRA’nın ilk dönem eylemselliği ayaklanma olarak nitelendirilmektedir. Bu doğrultuda yüksek sayıda örgüt elemanı ile eylem yapılırken, 1970’li yılların ortalarından itibaren örgütsel yapı, gerilla tipi yerine hücre yapılanması olan hiyerarşik ve merkezî yönetimi güçlendirmiştir.

IRA örgütünün en üst yönetim organı Genel Askerî Kongresidir. IRA örgütünde kilit konumunda olan ve örgütün eylemlerini yöneten yapı Askerî Konseydir. Askerî Konsey 7 kişiden oluşmakta ve kendi aralarından seçtikleri bir kişi Konsey başkanlığını yürütmekedir. Askerî konseyin üstünde Ordu Yönetimi olarak adlandırılan ve örgütün ileri gelen lider üyelerinden oluşan bir yapı vardır. Ordu Yönetimi, Askerî Konseye danışmanlık yapmaktadır. Ordu Konseyinin altında Dublin’de faaliyetlerini yürüten Genel Başkanlık vardır ve örgütün finans, yayın aracılığıyla propaganda ve benzeri çalışmalarını yürüten 50-60 kişilik bir ekiptir. Örgüt Güney Komutanlığı ve Kuzey Komutanlığı olarak iki ayrı yönetime bölünmüştür. Güney Komutanlığı genel olarak lojistik ve destek işlevlerini yürütürken, Kuzey Komutanlığı da örgütün silahlı eylemlerini gerçekleştirmektedir.

IRA örgütü merkeziyetçi bir yapıya sahiptir. Bu yapıda, kendi kendilerine operasyon kararı alma ve uygulama yetkisine sahip yerel örgüt liderleri ve aktif eylemci üniteleri bulunmaktadır. Bu durum güvenlik birimlerinin işini daha da zorlaştırmaktadır. Zira eylemlerle ilgili istihbarat toplama ve ilgilileri önceden uyarmak güçleşmektedir.

IRA’nın eylemlerini gizlemek için istihbarat toplamada, eylemlere gidiş ve kaçışlarda, silah ve örgüt elemanı transferinde Falls Taksi Derneği gibi şirketleri, kullandığı iddia edilmektedir. IRA, eylemlerinde çok sayıda eleman yerine mobilitesi yüksek, hareket serbestisi olan küçük eylem grupları kullanmaktadır.

Örgütün Eylem Profili

IRA terör örgütü tarafından yaygın olarak kullanılan saldırı türleri, keskin nişancılarla İngiliz askerlerine ve Ulster Kraliyet Polisine yönelik yapılan silahlı saldırlar, araçla ya da bir yere bırakılan bombalar ile yapılan saldırılardır. Ancak 1980’li yıllarda IRA’nın askerî hedeflere yönelik yoğun saldırılar düzenlemesi ile örgüt, söylemlerinde belirttiği ulusal bağımsızlık mücadelesine yönelik meşru bir savaş içinde olduğunu silah bırakma kararı aldığı döneme kadar göstermek istemiştir.

Örgütün Eylem Stratejisi ve Önemli Eylemleri

İngiliz ordusunun hazırladığı değerlendirme raporunda IRA’nın faaliyetleri 2 ana döneme ayrılmıştır: 1971-1972 yılları arasındaki dönem ayaklanma, 1972-1997 yılları arasındaki dönem ise terör dönemi olarak adlandırılmıştır.

IRA tarafından gerçekleştirilen bazı terör saldırıları hem yapılış ve zamanlama biçimleri hem de hedefin niteliği açısından önemlidir. Örneğin; Kanlı Pazar olaylarına tepki olarak 1972 yılında Kanlı Cuma olarak anılacak olan Belfast şehir merkezînin bombalanması olaylarında toplam 22 farklı yerde bomba patlatılmış ve dokuz kişi bu eylemlerde ölmüştür.

IRA tarafından düzenlenen bu saldırılarda örgütün temel stratejisi; İngiliz toplumunda korku, panik, çaresizlik duygusuyla birlikte güvende olmama düşüncesini yerleştirmektir. Bu yolla örgüt, İngiliz Hükümetini pazarlık masasına oturmaya zorlamak istemiştir.

Örgütün Finans Kaynakları

IRA finansal desteğini farklı kaynaklardan sağlamıştır. Özellikle ABD’ye göç etmiş İrlandalılar ve torunları IRA’yı uzun yıllar desteklemişlerdir.

IRA eylemlerini dolandırıcılık, irtikâp, şantaj, kaçakçılık, uyuşturucu kaçakçılığı gibi yollarla finanse etmektedir. Bunun yanında Dublin’de bar, restoran, taksi şirketi, video kiralama gibi ticarî alanlarda da örgüt adına faaliyet gösteren firmalar bulunmaktadır.

IRA, örgütü finanse etmek için banka soygunu, gasp, uyuşturucu satıcılığı gibi faaliyetlerde de bulunmaktadır. IRA’nın Kolombiya’da faaliyet gösteren Kolombiya Devrimci Silahlı Güçler (FARC) terör örgütüne patlayıcılar hakkında eğitim verdiği ve bu eğitimler karşılığında yüklü miktarda para aldığı Kolombiya güvenlik yetkilileri tarafından ifade edilmiştir.

Kuzey İrlanda Sorununa Çözüm Arayışları

Kuzey İrlanda sorununu çözmeye yönelik çalışmalar inişli-çıkışlı bir trend izlese de sorunun çözümü için konsensüs oluşturmak amacıyla taraflar bir masa etrafına oturmayı başarmışlardır.

1998 tarihli Belfast Anlaşması ya da yaygın olarak kullanılan diğer adıyla Hayırlı Cuma Anlaşması (Good Friday Agreement) uzun ve sıkıntılı bir sürecin sonunda imzalanmıştır. Belfast Anlaşması’ndan önce 1985, yılında imzalanan Anglo-Irish Anlaşmasıyla İrlanda Hükümeti tarihinde ilk kez Kuzey İrlanda’nın içişleri ile ilgili söz sahibi olmuştur.

1993 yılında ise ABD’nin desteği ile Downing Sokağı Deklarasyon’u imzalanmış ve IRA terör örgütü ateşkese zorlanmıştır. Yapılan çalışmalar sonunda 1994 yılında IRA ateşkes ilan etmiştir. Ateşkesin arkasında Deklarasyon kadar IRA’nın yıllardır destekçisi olan Cumhuriyetçi Katolik İrlandalıların savaş ve şiddetten bıkması, Protestan Birlikçi Sosyal Demokrat ve İşçi Partisi ile IRA’nın siyasî kanadı durumunda olan Sinn Féin Parti lideri Gerry Adams arasındaki uzun görüşmeler ve Sinn Féin, İrlanda ve İngiliz Hükümetleri arasındaki gizli müzakereler ile özellikle de dönemin ABD Başkanı Bill Clinton’un arabuluculuğunun rolü olduğu söylenebilir.

1997 Mayıs ayında Tony Blair’in seçimi kazanması ile birlikte barış sürecine hız verilmiş ve 1997 Temmuz ayında IRA tekrar ateşkes ilan etmiştir. 10 Nisan 1998 tarihinde Belfast Anlaşması taraflarca imzalanmış ve Anlaşma metni referanduma sunulmuştur. Referandumda Kuzey İrlanda’nın % 71’i ve İrlanda’nın da % 94’ü Anlaşmanın şartlarına evet demiştir. Kuzey İrlanda’da Protestan partilerden olan Demokratik Birlikçi Partisi Anlaşma imzalanmadan önce Anlaşmadan çekilmiş ve o günden sonra da bu Anlaşmayı tanımamıştır. Anlaşmaya IRA içinden de farklı tepkiler gelmiştir. Nitekim 3 ay sonra IRA’dan kopan ve kendilerini “Real IRA- Gerçek IRA” olarak adlandıran bir örgüt tarafından Omagh’da gerçekleştirilen terör saldırısında 29 kişi ölmüştür.

Kuzey İrlanda Sorunu ve Günümüzde IRA

1998 yılında imzalanan Belfast Anlaşması’nda yer alan hükümlerin uygulanması kolay olmamıştır. Özellikle Anlaşma paralelinde IRA üyelerine yönelik af ya da şartlı salıverilme hükümlerinin uygulanması sancılı olmuştur.

Yine Belfast Anlaşması’nın ana maddelerinden birisi olan Kuzey İrlanda Meclisi seçimleri iki defa ertelenmiş ve ancak 1 Mayıs 2003 tarihinde yapılabilmiştir. Seçimler dönemlik olarak 2007 yılında tekrarlanmıştır. Sistem, belirli ölçüde, sorunsuz olarak yürütülmektedir. 2003 tarihinde yapılan seçimlerde IRA’nın siyasal kanadı olan Sinn Fein oylarını arttırarak 108 sandalyenin 24’ünü almıştır. 2007 yılında yapılan seçimlerde ise Sinn Fein oylarını ve dolayısıyla da Meclisteki sandalye sayısını arttırmıştır.

Anlaşmanın en önemli maddelerinden olan terör örgütlerinin silahsızlandırılması konusunda ise süreç inişli-çıkışlı bir trend izlerken önemli mesafeler de alınmıştır. Temmuz 2005 tarihinde IRA’nın silah bırakacağını duyurmasıyla birlikte süreç olumlu yönde gelişmiştir. Silahsızlanma ile ilgili olarak Belfast Anlaşması’nda oluşturulan Uluslararası Bağımsız Silahsızlandırma Komisyonu, Kuzey İrlanda’daki terör örgütlerinin silah bırakma sürecini gözlemlemek, denetlemek ve değerlendirmek amacıyla kurulmuştur. Komisyon, 2006 raporunda Eylül 2006 tarihi itibariyle IRA’nın tüm silahlarını teslim ettiğini duyurmuştur.

Ancak IRA terörü yukarıda da anlatıldığı gibi PIRA dışındaki diğer örgütleri de içermektedir. Dolayısıyla örneğin PIRA silah bırakırken IRA’nın Devamı- CIRA ve Gerçek IRA- RIRA terör örgütleri aktif olarak eylem yapma potansiyellerini korumaktadırlar.

DİĞER İÇERİKLER