Oğuzhan Akgün (Ortadoğu Teknik Üniversitesi)
Eylül ayının ortalarında İran polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra yoğun bakıma kaldırılan Mahsa Amini’nin yoğum bakımda vefatının ardından başlayan protestolar üçüncü ayına doğru hız artırarak devam etmektedir[1]. Son 20 sene içerisinde rejim karşıtı birçok protestonun yaşandığı İran’da bu son protestoların İran rejim güvenliği açısından ne derece tehlikeli olduğu protestocuların kararlılığı ve protestoların hız kazanmasından dolayı yoğun bir şekilde tartışılmaktadır.
Rejimin karşılaştığı güvenlik tehditleri ulusal, bölgesel ve küresel ölçeklerde ele alınması gerekse de tüm bu ölçekleri ayrı ayrı değil de birbirleriyle ilişkiselliği içerisinde görmek gerekmektedir. Temel olarak protestoları anlayabilmek adına bunun bir süreç olduğunu ve bir anda ortaya çıkmış bir şey olmadığını da akılda tutmak faydalı olacaktır. Çünkü, protestoların ve protestocuların da hafızaları ve ilişkisel ağlarının birikimsel bir yanı vardır. Daha önce kurulan bağlantılar ve edinilen protesto yöntemleri de protestonun gidişatına etki etmektedir. Aynı şekilde, protestolara müdahale konusunda devlet yetkililerinin ve kolluk güçlerinin de bir birikim kazandığı ve aynı zamanda maddi ve manevi olarak sürekli test edildiğini de dikkate almak protestocuların ve protestoları ortadan kaldırmaya çalışanların psiko-sosyolojik pozisyonlarını daha iyi anlamak açısından elzemdir.
Eylül ayının ortalarında başlayan bu protestolara ve gösterilerin temel özelliklerine gelirsek, hem protestoların gücünü ve daha önceki protestolardan ayırt edici özelliklerini görebiliriz. Protestolar ilk olarak İran’ın batı bölgelerinde başlamakla birlikte Şiraz, Tahran ve Meşhed gibi önemli şehirlere sıçradı. Protestocuların temel sloganları ve temel talepleri daha çok özgürlük ve yaşam hakkı çerçevesinde gerçekleşmektedir. Farsça “Zan, Zandagi, Azadi (Kadın, Yaşam, Özgürlük)” sloganının merkez konumu işgal etmesi ve protestolarda kadınların temel bir rol oynamaları da bu protestoların İran devrim sonrasında kurulan rejimin İslami referanslarla sürdürülen ahlaki düzene karşı olan hoşnutsuzluğu göstermektedir.
Bu hoşnutsuzluk, 1990’ların sonunda ve 2000’lerin başında Hatemi döneminde kültürel alanda yapılan bir takım kültürel liberalizasyon politikalarıyla yumuşatılmaya çalışılmıştı. Fakat daha sonrasında Ahmedinecad gibi daha radikal eğilimli yönetimler altında, İran toplumunun reform noktasındaki talepleri gözardı edildi. 2021 yılında ise, Reisi’nin iktidara geldikten sonra ilk eylemlerinden biri, İranlı kadınların 1979’da yürürlüğe giren hicap yasasıyla mücadele biçimi olarak başörtülerini onyıllardır gevşek ve biraz geriden takma pratiğine karşı sert bir tavır takınmak oldu. Reisi, devlet ve kolluk kuvvetlerini bu mücadele biçiminin baskılanması için harekete geçirdi[2]. Bu noktada, ahlak polisi mobilize edilerek hicap yasasının uygulanmamasına karşı yaptırım ve cezaları gözden artırıldı. Bu noktadan bakılınca, İran’daki protestoların fitilini ateşleyen şeyin, rejimin güncel almış ve uygulamaya geçirmiş olduğu politikasına karşı halkın tepkisi olarak okumak gerekmektedir.
Sadece Toplumsal Talepler mi ?
Protestoların ilk haftalarında temel slogan olarak kadınların özgürlük talepleri ağır bassa da ilerleyen haftalarda İran’ın farklı vilayetlerinde daha ekonomik temelde sloganlar da kendini göstermeye başlamıştır. Bu noktada kadın merkezli bireysel hak ve özgürlük üzerinden gelişen slogan içerikleri hem İran’ın içerisinde hem de uluslararası kamuoyunda yoğun bir şekilde tartışılmasının yanında ülkedeki gitgide kötüleşen sosyo-ekonomik durum da 2018 ve 2019 yıllarında olduğu gibi protestolara zemin ve hız kazandırmaktadır. Zira, Ağustos 2022’de enflasyon % 52’ye ulaştı. Temel gıda maddeleri ve sağlık malzemelerine ulaşım her geçen gün zorlaşmaya başladı. Ekonomik kötü gidişatın önemli bir nedeni uluslararası yaptırımların uzun süredir devam ediyor olması olmasına rağmen nükleer anlaşmanın henüz sonuçlandırılamamış olması İran’ın ekonomik gidişatına dair umutları tüketmektedir. Ayrıca İran’ın 2012 GSYH’sının 644 milyar dolardan 2020’de 231 milyar dolara düşmüş olması da ülkenin içinde bulunduğu ekonomik gidişatın her geçen gün daha da kötüye gittiğini göstermektedir.
Bu nedenle, sosyo-ekonomik kötü durum rejimin içerisinde olduğu meşruiyet krizini daha derinleştirmektedir. Aynı zamanda, rejimin azalan ahlaki sermayesi de ekonomik temeller üzerinden gözler önüne serilmektedir ve protestocular her geçen gün fikirsel açıdan pozisyonlarını güçlendirmektedir.
Rejimin Tepkisi
Rejim, protestoculara karşı hayli sert bir tepki göstermiştir. Şu ana kadar eylemlerde üniversite öğrencileri dâhil binlerce kişi gözaltına alınırken iddialara göre 400’den fazla kişi hayatını kaybetti. Protestoculara karşı uygulanan yoğun şiddet, gözaltılar ve fiziksel darp ise rejim tarafından protestocuların dış mihrakların ajanları ve aynı zamanda protestoların Tanrı’ya karşı bir suç olarak tanımlanarak protestoların meşruiyet zeminini ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Fiziksel olarak uygulanan yoğun önlem ve şiddetin yanında, rejim dijital alandaki rejim karşıtı dolaşımı durdurmak ve kontrol altına almak için yoğun bir internet erişim kısıtlaması politikası uygulamaktadır.
Aynı zamanda, rejim bir taraftan kolluk güçleri ve BESİC milis güçleri vasıtasıyla protestoları bastırmaya çalışırken, diğer taraftan da bazı rıza inşa mekanizmalarını küçük de olsa ara ara devreye sokmaya çalışmaktadır. Tahran içerisindeki bazı mahallelere başörtüsüz girilmesine yönelik izin bunun bir örneğini teşkil etmektedir. Ayrıca, rejim içerisinde Reisi sonrası etkinliği azalan ılımlı kanatın üyelerinden gelen bazı protestocuların taleplerine kulak verilmesi yönündeki açıklamalar da bazı yorumcular tarafından rejimin hasar kontrolü yapmasının bir aracı olarak yorumlanmıştır.
İran Rejimi İçin Tehlike Çanları Çalıyor Mu?
Rejimin protestoculara sert tepkiler vermesi rejimin talepleri kendi vatandaşından gelen haklı istekler olarak değil de dış güçlerin ekmeğine yağ süren kişiler olarak görmesi sürecin yumuşamasının önünde engel teşkil etmektedir. Aynı zamanda rejimin ekonomik olarak özellikle ülkenin belli bölgelerin de refah düzeyi sağlayamamasının yanında İran dış politika ve askeri etkinliğinin bölgesel olarak artan yoğunluğun ve yüzünü doğuya dönme politikasının sonucu olarak askeri harcamaların artması sonucunda İran toplumunda büyük hoşnutsuzluk oluşturmaktadır[3]. Bu sosyo-ekonomik hoşnutsuzluklara, 2009 “Yeşil Devrim” ve 2017, 2018, 2019 protestolarının içerisine doğan yeni jenerasyonların da kültürel ve sosyal alandaki hoşnutsuzluklar da eklenmektedir. Hem yeni jenerasyon (Z Kuşağı), hem İran diasporasının etkisi ve hem de kızgın orta sınıfların hoşnutsuzlukları altında İran rejimi her geçen gün güç kaybetmektedir[4]. Aynı zamanda, toplum nezdinde ahlaki sermayesi de her geçen gün azalmaktadır.
Kum’da Dini medreselerin ateşe verilmesi ve Humeyni’nin posterlerinin indirilmesi rejim sermayesinin her geçen gün tükendiğini gözler önüne sermektedir. Fakat, Şah Rıza Pehlevi’nin 1979’da devrildiğinde Orta Doğu’daki en önemli ve modern askeri güce sahip olduğunu göz önünde bulundurursak günümüz İran rejiminin ahlaki sermayesinin kurumsal gücünden çekilip azalması da rejimin çatırdaması için önemli bir kuvvet olduğu görülecektir.
Fakat, tüm bunlara rağmen, rejimin 40 yılı aşkın süredir konsolide ettiği kurumsal ve askeri otoritenin güçlü olduğu gözükmektedir. Her ne kadar rejimin toplumsal karşılığı ve meşruiyeti azalsa da toplumsal hoşnutsuzlukların bir devrim hikayesine yol açabilmesi maddi ve manevi kaynakların yoğun kullanımını ve ayrıca liderlik altına taleplerin rasyonel bir şekilde yönlendirilmesini gerektirmektedir. Protestocuların lidersiz olması rejimin yakalayıp protestoları bastırabileceği bir imkan vermemesi açısından prostestoların devamı için altyapı oluştursa da, protestoların lidersiz yapısı ve ara ara yükselip alçalan bir görünüm seyretmesi de kaynakların kullanımı noktasında rejime karşı gelecek tehditlerin boyutlarının her geçen gün azalacağını göstermektedir[5]. Ayrıca, rejime karşı ciddi bir tehlikenin oluşabilmesi ülke içerisinde farklı çıkar gruplarının ortak bir koalisyon çatısı altında bir araya gelip rejime karşı doğrudan pozisyon almalarını gerektirmektedir. Böyle bir koalisyon hem rejim tarafından önlenmeye çalışılmaktadır hem de barındırdığı riskler bağlamında koalisyon oluşumunun önünde engeller vardır. Bunun en önemli örneklerinden birisi de “Suriyeleşmek”ten korkan İran vatandaşlarının ve orta sınıfının rejim karşıtı aktif bir tavır almamasında görülebilir.
Ali Hamaney’in 27 Kasım tarihli uzun konuşmasında İran’ın geleneğinin bir devamı olarak protestoları dış güçlerin İran’ın yükselen gücü karşısında organize ettikleri bir eylem olarak tanımlayıp, kendi toplumunun taleplerine ve ülkedeki ekonomik kötü gidişata odaklanmaması reddetme politikasının yanında rejimin sorun çözme kapasitesinin zayıflığına işaret etmektedir. Bununla birlikte konuşmada Ali Hamaney’in BESİC güçlerini övmesi de rejimin protestolara karşı sert tutumun devam edeceğini göstermektedir. Sonuç olarak, protestolar daha önceki protestolarda görüldüğü üzere zamanla azalıp kaybolması olası gözükmektedir[6]. Bunun yanında, protestolar ortadan kaybolsa da rejimin meşruiyet krizine ve sermayesine ağır izler bırakacaktır.
[1] “UN rights council moves to investigate Iran’s protest crackdown “, Aljazeera, erişim 27 Kasım 2022, https://www.aljazeera.com/news/2022/11/24/un-rights-council-moves-to-investigate-iran-protest-crackdown
[2] Derya Göçer, “Rejim baskısı, kadınların isyanı: İran nereye gidiyor?”, Yetkin Report https://yetkinreport.com/2022/11/15/rejim-baskisi-kadinlarin-isyani-iran-nereye-gidiyor/
[3] Derya Göçer, “İran dış politika hamlelerinin bedelini ödüyor”, Yetkin Report https://yetkinreport.com/2022/11/24/iran-dis-politika-hamlelerinin-bedelini-oduyor/
[4] Asef Bayat, “A New Iran Has Been Born — A Global Iran”, Newlinesmag, https://newlinesmag.com/argument/a-new-iran-has-been-born-a-global-iran/
[5] İsmail Sarı, “İran’daki Protestolar Nereye Evriliyor?”, ORSAM https://orsam.org.tr/tr/irandaki-protestolar-nereye-evriliyor/
[6] “Iran’s supreme leader praises paramilitary for crackdown on ‘rioters’ and ‘thugs’”, CNN, erişim 27 Ocak 2022, https://edition.cnn.com/2022/11/26/middleeast/iran-supreme-leader-praises-crackdown-intl/index.html