Türk Dil Kurumu’na göre başkaldırı anlamına gelen isyan, birçok kaynakta ayaklanma ile aynı anlamda kullanılmaktadır. Ayrıca değişik kaynaklarda belirtildiği şekilde bir düzene veya emre boyun eğmeme, uymama, itaat etmeme, direnme, kalkışma gibi kavramlarla birlikte kullanılmaktadır. Terimin İngilizce karşılığı olarak “riot, uprising, revolt, mutiny, insurrection, outbreak, civilian unrest” gibi sözcükler kullanılmaktadır.
İsyan, genelde belirli bir sisteme, yönetime veya olaya karşı çıkmak için bir grup ya da kalabalığın zaman zaman şiddet de içeren eylemler yapması olarak tanımlanabilir. İnsanlar hoşnut olmadıkları ve beklentilerinin karşılanmadığı ve bu memnuniyetsizliklerini ve tepkilerini diğer yollardan gösteremedikleri durumlarda tepkilerini sokaklarda kitlesel eylem ve olaylarla dışa yansıtabilirler.
Tarih boyunca dünyanın çeşitli bölgelerinde meydana gelen isyanların genelde siyasî, sosyal ve ekonomik sebeplerden ortaya çıktığı görülmektedir. Bu genel sebeplerin özel unsurlarına baktığımızda isyanların çıkışlarında, siyasî idareden memnuniyetsizlik, kötü yaşam veya çalışma koşulları, dinî ve etnik anlaşmazlıklar, yiyecek kıtlığı ve fiyatlarında yükselme, ticarî ürün fiyatlarındaki dalgalanmalar, baskı altında kaldıkların düşünmeleri, azınlıklara yapılan kötü muamele, vergilerin fazla olması, işsizlik, dinî ve etnik gruplar arasında yaşanan anlaşmazlıklar, yapılan zamlar ve bunlara benzer sorunlardan söz edilebilir.
İsyan türlerine bakıldığında insanların çeşitli eylem ve davranışlarla düzene ve yönetime karşı ayaklandıkları görülmektedir. En çok yapılan isyan türleri toplu gösteri ve yürüyüşler şeklinde yapılan protestolardır. Bunların haricinde linç olayları, grevler ve hatta devrimler bile isyanların ya birer unsuru ya da neticesi olabilmektedir. İsyanlar genelde içerisinde şiddet unsurlarını barındırdığından barışçıl olmamaktadır; fakat sivil itaatsizlik veya pasif direniş olarak adlandırılan ve bireylerin dilek ve taleplerini herhangi bir şiddet eylemine başvurmadan sivil yönetim tarafından uygulanan yasalara riayet etmemeleri de birer isyan olarak adlandırılabilir. Sivil itaatsizlik eylemlerinde bireyler kanun dairesinde hareket etmekte ve üçüncü şahısların hukukuna riayet ederken, klasik anlamda isyanlarda insanlar çoğu zaman hem kanunun dışına çıkmakta hem de çevreye ve insanlara zarar vermektedirler.
İsyanların Özellikleri
1. İsyanlar çevreye yayılabilir ve sistemlerin/yönetimlerin değişimine neden olur: Tarih boyunca birçok isyan toplumsal hareketin bir parçası olarak ortaya çıkmış olup bu isyanların birçoğunun sonucunda ya sistemde ve toplumsal yapıda önemli değişiklikler meydana gelmiş ya da sosyal değişimlerin tetikleyicisi/hızlandırıcısı olmuşlardır.
2. İsyanlar toplum tabanında var olan bir sorunun toplu halde dışa vurma (ifade) biçimi olarak değerlendirebilir: İsyanların meydana gelmesine neden olan etkenlerin başında, toplum tabanında var olan problem veya sorunların ilgili mercilerce dikkate alınmaması ve çözüm bulunmaması yer alır. Bu durumdan memnun olmayan ve mağdur olduğunu hisseden toplum kesimleri kendilerini, sokaklara çıkarak ve çeşitli isyan gösterileri yaparak ifade etmek istemektedirler.
3. İsyanlarda genelde bir tetikleyici unsur veya unsurlar bulunmaktadır: Her ne kadar isyanlar toplumda birikmiş olan sorunların gün yüzüne çıkmış durumu olsa da, tarih boyunca meydana gelen isyan hareketlerinin birçoğunda tetikleyici bir olay meydana gelmiştir. Örneğin Arap Baharındaki isyan hareketlerini başlatan, Tunuslu bir gencin kendini yakması hadisesi olmuştur.
4. İsyanlarda genelde eylemciler şiddete başvurma eğilimindedirler: İsyanlar mesajın ulaşması istenen hedef (iktidar vb.) ile kamuoyuna karşı bir güç gösterisidir. İsyancıların istediklerini elde etme gücü, ortaya konulan şiddettin oranıyla ölçülmektedir. İsyan hareketlerinde bireyler genelde cadde ve sokaklarda barikatlar kurmakta, kamu kurum veya kuruluşlarına ait bina, araç ve gereçleri yakmakta, polisle çatışmakta veya buna benzer şiddet eylemlerine başvurmaktadırlar.
5. İsyanlar devamlılığı olan hareketlerdir: İsyanlar genellikle bir seferde olup bitmeyip bazen günlerce, haftalarca ve hatta aylarca sürebilir. Bu tür olayların meydana gelmesine neden olan sebepler ortadan kalkmadığı veya soruna yönelik çözümler bulunamadığı sürece olayların devam etmesi ihtimal dahilindedir.
6. İsyanlarda kitle psikolojinin önemi büyüktür: İsyanları gerçekleştiren genelde kitle ve topluluklar olduğu için tarih boyunca meydana gelen isyan hareketlerinde kitle psikolojisinin önemi çok büyük olmuştur. İsyan gibi toplumsal olaylarda kitlelerin psikolojilerini ve davranışlarını inceleyen sosyologların yaptıkları çalışmalar sonucunda, kitlelerin toplumdaki normal sosyal gruplardan farklı olarak şu özellikleri taşıdıkları görülmüştür:
- Kitleler toplandığında bireylerin bilinçaltlarındaki duygular, dürtüler ve önyargılar harekete geçer ve tepkilerinde bu tür karmaşık duygular etkin rol oynar.
- Kitle içerisinde bireyler yalnızken yapmadığı veya yapamayacağı davranışları toplulukla birlikte yapma cesaretini kendilerinde bulabilirler.
- Kitleler rasyonel düşünüş, muhakeme ve davranışlardan çok, duygusal, abartılı tepkiler ve öfkeler hâkimdir.
- Kitle içerisinde duygular bulaşıcıdır ve telkinle diğer grup üyelerine sirayet eder.Sokaklara çıkan kalabalıklar, aklın ve mantığın kanunlarına göre değil, kalabalığı meydana getiren yığınların, orta seviyesinin biraz aşağısına göre yargıda bulunurlar.
- Kitleler toplandığında bireylerin bilinçaltlarındaki duygular, dürtüler ve önyargılar harekete geçer ve tepkilerinde bu tür karmaşık duygular etkin rol oynar.Topluluk içerisinde bireysel sorumluluk anlayışı zayıflar.
- Kitlelerde kolektif bilinç egemendir, bireysel bilinç kaybolup gitmiştir. Birey kendi eylemlerine sahip değildir.
- Kitleler çabuk provokasyona kapılırlar.
- Kitlelerde semboller, sloganlar, idealleştirilmiş yüce duygular, yargılar büyük önem taşır. Onları etkileyecek dinsel, ulusal, ahlakî, ekonomik vb. mutlaka bir yüce duygu veya düşünce vardır.
- Kitlelerin gücü, niceliğe bağlı bir yoğunluğun bulunmasının yanında, çok sık dokulu bir duygusal bütünlüğün oluşmasına dayanmaktadır. Kitle hâline gelen bireyler arasında, karşılıklı olarak ve giderek artan yoğun bir iletişim vardır.