Kimlik latince “idem” kökünden gelmektedir ve “aynı olan” anlamındadır. Türk Dil Kurumu Sözlüğünde ise kimlik “Toplumsal bir varlık olarak insana özgü olan belirti, nitelik ve özelliklerle, birinin belirli bir kimse olmasını sağlayan şartların bütünü” olarak tanımlanmaktadır. Kimlik kavramı bireyin günlük yaşamında önemli bir yer tutmaktadır. Psikolojik ve sosyal açıdan kimlik bireyin refah ve mutluluğu için gereklidir. Bununla birlikte, bireyler sürekli değişime uğrayan ve aynı anda birden fazla kimliğe sahip bulunmaktadır.
Her bilim dalı kimlik olgusunu kendi çalışma konusu ve temel disiplinini ilgilendiren boyutu itibariyle kapsamlı olarak ele almaktadır. Psikoloji bilimi kimlik kavramını, bireysel açıdan kişilik gelişimi ve toplum içinde bireyin kendini tanımlaması süreci olarak; sosyoloji, aynı veya benzer değerlere sahip bireyler tarafından oluşturulan toplumsal kimlik yapılarını; siyaset bilimi, farklı toplumsal yapıların siyaset kurumuna yansımalarını; uluslararası ilişkiler, devletlerin sahip oldukları kimlik yapısına paralel olarak gelişen ve devletlerarası ilişkilere yansıyan boyutunu, karşılaştırmalı politika analizi, ulus ve etnik yapı gibi alt kavramlar çerçevesinde ele almaktadırlar.
Bireysel ve toplumsal bir gerçeklik olarak kimlik, sosyal bilimler araştırmacıları için hem açıklanması gereken hem de farklı değişkenlerin açıklanmasında önemli katkıları olan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Kimlik, bireysel boyutta bireyin kendini tanımlaması, toplumsal boyutta ait gördüğü toplumsal yapıları, kimlik politikasında ise siyasî davranış alternatiflerini belirleyen bir unsurdur. Modern toplumun ortaya çıkardığı alternatif kimlik yapıları bireylere klasik kimlik tanımlarının ötesinde kendilerini tanımlayabilecekleri alternatifler ortaya koysa da klasik anlamdaki kimlik unsurları (millet, kültür, din, etnisite vb.) bireysel ve sosyal anlamını ve önemini korumaktadır.
Toplumda farklı kimliklerin varlığı demokratikleşme ile birlikte bu kimliklerin siyaset kurumuyla olan ilişkisini de gündeme getirmektedir. “Kimlik siyaseti” olarak adlandırabileceğimiz bu süreç grup düzeyinde gerçekleşmektedir. Kimlik siyaseti, kendimizi nasıl tanımladığımız ve bunun politika sürecine olan etkisiyle ilgili bir kavramdır. Kimlik siyaseti ile doğrudan ilgili olarak, millî kimlik, kültürel kimlik, etnik kimlik, kültür siyaseti gibi kavramlar kullanılmaktadır. Bireyin siyaset sürecine katılımında etkili olan bu kavramlar, dünya görüşü, sosyal, ekonomik, politik hatta dinî inanç noktasında bireyi belirli bir grubun üyesi olmaya zorlamaktadır. Bununla birlikte kimlik siyaseti beraberinde bazı zorlukları da getirmektedir. Bu zorluklardan en önemlisi kavramsal olarak yukarıda sayılan kültür, millet, etnisite ve din gibi unsurların bireylerin kimlik oluşumunda değişen düzeylerde etkilerinin bulunması ve çoğu zaman bireyin kendini tanımlamada kullandığı unsurun net tanımının yapılamamasıdır.
KİMLİK İNŞASI
Bireyin kendini tanımlama süreci yaşamın ilk evrelerinde başlayıp son dönemlere kadar devam etmektedir. Bunun yanında bireyin kendini ait olarak gördüğü toplumsal yapılar da sürekli olarak değişim göstermekte, bazıları ise yeniden inşa edilmektedir. Bu açıdan bakıldığında kimlik statik bir yapıdan daha çok dinamik bir görünüm ortaya koymakta ve kimlik inşası bireysel, toplumsal ve devletlerarası ilişkilerde önemli bir belirleyici olarak ortaya çıkmaktadır.
Kimlik inşası bireyde, kimlik oluşturma süreci ve yeni kimliklere adaptasyon; toplumda, ortak değerlerin ortaya çıkması ve sahiplenilmesi; politikada, iktidara talip olabilmek için yeni değerler ortaya koyma yada var olan değerlerin yeniden yorumlanmasıyla yeni siyasal yapılar ortaya çıkarma; devletlerarası ilişkilerde ise millî, etnik, dinî veya kültürel değerler çerçevesinde politikalar üretme olarak kendini göstermektedir.
Bireye bakan yönü itibariyle kimlik inşası aynı zamanda kimlik gelişimi ya da kimlik formasyonu/biçimlenmesi, olarak da tanımlanmaktadır. Sosyoloji ve siyaset biliminin ilgi alanı içerisinde ise kimlik oluşturma yaygın olarak kullanılmaktadır. Kimlik gelişimi veya formasyonu bireyin kişisel gelişimi çerçevesinde kendine ait bir kimliğe bürünmesi, kimlik oluşturma ise var olan toplumsal kimliklere bağlı ya da tamamen bağımsız yeni kimlik temaları üzerinden hareketle toplumsal mobiliteye hız kazandırılması olarak bakılabilir.
Bireysel kimlik gelişme sürecini tamamlarken, aynı zamanda bireyin içinde bulunduğu toplumla etkileşime geçmesi ve topluma ait kültürden etkilenmesi sonucu toplumsal boyut kazanmaktadır. Benliğin oluşumunda bireyin çevresiyle etkileşimini ve bu etkileşimin sonucu olarak kendine özgün bir kimlik oluşturmasını sosyoloji bilimi toplumsal “kolektif bilincin” varlığıyla açıklamaktadır. Birey etkileşim sırasında, farklı bireylerin kişilik özellikleri kadar topluma ait olan ortak kolektif bilinçten de etkilenmektedir. Dolayısıyla kolektif bilinç bireyin benlik oluşumunda önemli bir yer tutmaktadır. Kolektif bilinci paylaşan bireyler, ortak yönlerinin ortaya çıkmasıyla “kolektif kimlik” ortaya koymaktadırlar. Sosyalleşmenin bir sonucu olarak birey öncelikle cinsiyet kimliği geliştirerek, kendi cinsiyetine ait gruplar içerisinde bu grubun baskın özelliklerini kazanmaya başlamaktadır. Erken yaşlardan itibaren oluşmaya başlayan cinsiyet kimliği ile kolektif cinsiyet kimliğinin bir araya gelmesiyle bireysel kimlik oluşumunu önemli oranda tamamlamış olur. Kimliğin birçok yönü (cinsiyet, etnik köken, toplumsal katmanlar vb.) içsel ve dışsal olmak üzere iki farklı boyutta gelişim göstermekte ve birbirini tamamlamaktadır. Bu iki boyutun birbirini desteklemediği ya da çatıştığı durumlarda birey kimlik tercihlerinde bulunabilmektedir.
Kimlik tercihleri çoğu zaman sosyo-politik durumlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir diğer ifadeyle bireysel kimlik inşa sürecinde gelişmekte olan kimlik, sosyalleşmeye başladığı andan itibaren sosyal ve politik alternatiflere bağlı olarak bazı tercihlere göre yapılanmaktadır. Bu durumda birey sadece içsel ve dışsal etkenlerin oluşturduğu çatışmadan kaçmanın yanında aynı zamanda toplumsal ve ekonomik beklentileri, siyasî görüşü, iş ve arkadaşlık çevresi ve bu çevrede kabul ve onaylanma durumu gibi nedenlere bağlı olarak kimlik tercihini ortaya koyabilmektedir.
Kimlik inşası toplumsal tabanlı olduğu kadar aynı zamanda siyasî politikaların sonucu olarak da karşımıza çıkmaktadır. Ulusal düzeydeki siyasî tercihlerin millî kimliklerin ve dolayısıyla milletin oluşumunda önemli etkisi bulunmaktadır. Belirgin ortak karakteristikleri, grup bilinci ve baskın otoriteye karşı açık bir karşı duruşu bulunan kolektif kimlikler, siyasî kararlar neticesinde tarihi referanslarına da dayanılarak farklı bir kimlik olarak tanımlanmaktadır. Ulus devletlerin ortaya çıkışında belirgin bir etnik yapı ve buna bağlı millet kimliğinin tercih edilmesi, aynı devlet ve bağlı bulunulan toplumsal yapı içerisinde diğer etnik unsurların varlıklarını devam ettirmesine rağmen kimliğin (ya da üst kimliğin) vatandaşlık tanımıyla belirlenmesi, millet kimliğinin siyasî bir sürecin sonucu olarak vatandaşlık tanımına bağlı kalınarak oluşturulmasına örnek olarak verilir.