Kimyasal terörizm, canlıları yaralayan ya da öldüren sıvı, gaz veya katı haldeki zehirli kimyasal maddelerin terör eylemlerinde kasıtlı bir şekilde kullanılmasıdır. Kitle imha silahlarının bir parçası olan kimyasal silahlar, konvansiyonel silahlarla kıyaslandıkları zaman daha geniş bir etki oluşturur. Bu çerçevede, temel amacı toplumda korku oluşturarak amaçlarına ulaşmak olan terör örgütleri de kimyasal silah kullanabilmektedir.
20 Mart 1995 tarihinde, Aum Shinrikyo (Yüce Gerçek Tarikatı) terör örgütü tarafından Japonya’da, Tokyo metrosunda sarin gazının kullanılması ile gerçekleştirilen eylem, kimyasal terörizm için önemli bir örnektir. Saldırı neticesinde 13 kişi hayatını kaybetmiş ve yaklaşık 5500 kişi yaralanmıştır. Örgütün üyeleri arasında bilim insanları, uzmanlar, iş adamları ve devlet yönetiminden kişiler bulunmaktaydı. Bu üyelerin, şarbon bakterisi üretmek, uluslararası bilimsel kongre ortamlarında gerekli ilişkileri kurarak ölümcül virüslere sahip olmak gibi girişimleri tespit edilmiş ve eylemlerinin önüne geçilmiştir. Bu olay kimyasal silahların ölümcül etkilerinin ve teröristlerin kitle imha silahlarına ulaşabilme kapasitesini ortaya koyması açısından önem taşımaktadır.
Kimyasal silahlar, nükleer silahlara göre daha az maliyetli ve üretilmeleri daha kolay olduğundan bazı çevrelerce “fakirlerin atom bombası” olarak nitelendirilmektedir. Bununla birlikte, kimyasal silahların bir diğer özelliği, kullanılmalarının diğer silahlara göre daha geç fark edilmesidir.
