Ana SayfaGüvenlik SözlüğüMeşru Müdafaa Hakkı

Meşru Müdafaa Hakkı

Bütün hukuk sistemlerinde, can, mal ve ırz güvenliği insanların temel ve vazgeçilmez hakları arasında yer almaktadır. İlke olarak bir ülkede yaşayan vatandaşların can, ırz ve mal güvenliklerini devletin sağlaması öngörülmekle birlikte bazen bu koruma görevi, hukuk tarafından söz konusu hakların sahiplerine de tanınmıştır. Bu duruma meşru müdafaa denilmektedir. Bütün hukuk sistemleri tarafından hukuka uygunluk sebebi olarak kabul edilen meşru müdafaa, kişinin gerek kendisinin gerekse başkasının canına, ırzına ve malına yönelik mevcut yahut gerçekleşmesi muhakkak olan hukuka aykırı bir saldırıyı savmak için yaptığı zorunlu ve ölçülü savunmadır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) ve Anayasamızda da meşru müdafaa düzenlenmiştir. AİHS’nin yaşam hakkını düzenleyen 2. maddesinde “Ölüm, aşağıdaki durumlardan birinde mutlak zorunlu olanı aşmayacak bir güç kullanımı sonucunda meydana gelmişse, bu maddenin ihlaline neden olmuş sayılmaz” denildikten sonra şartlar arasında sayılan “bir kimsenin yasadışı şiddete karşı korunması” ibaresi meşru müdafaa durumunu ifade etmektedir. Anayasamızın 17. maddesinde ise “Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” denilerek meşru müdafaa durumu ifade edilmiştir.

Türk Ceza Kanunu’na (TCK) Göre Meşru Müdafaa

1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’da meşru müdafaa durumu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Anayasamıza uygun olarak tarif edilmiştir. Meşru müdafaa TCK’da zorunluluk hâli ile birlikte İkinci Bölümde yer alan “Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler” başlığı altında 25. maddede düzenlenmiştir.

Meşru Müdafaa ve Zorunluluk Hali

TCK Madde 25:

(1) Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.

Meşru Müdafaanın Şartları

Bir fiilin meşru müdafaa sayılıp hukuka uygunluk sebebi oluşturabilmesi için bazı şartları taşıması gerekmektedir. Genel kabul edilen görüşe göre bu şartlar saldırıya/savunmaya ilişkin şartlar şeklinde ikiye ayrılmıştır.

1. Saldırıya ilişkin şartlar

Bir saldırının bulunması, saldırının haksız olması, saldırının bir hakka yönelik olması, saldırının halen mevcut olması, şeklinde belirtilmektedir.

a) Bir Saldırı Bulunmalıdır

Meşru müdafaanın varlığı için öncelikle bir saldırının var olması gerekir. Saldırıdan anlaşılması gereken, savunulacak herhangi bir hakka karşı gerçekleştirilen eylemlerdir. Saldırının zarar verecek veya tehlike oluşturacak biçimde ve derecede olması gerekir. Diğer taraftan, saldırıda bulunan kişinin kusur yeteneğine sahip olması gerekli değildir. Bu nedenle, akıl hastası veya yaşı küçük olması sebebiyle kusur yeteneğine sahip olmayan kişilerin saldırılarına karşı da meşru müdafaa mümkündür. Hayvanların saldırıları, insanlar tarafından birilerine karşı saldırıda araç olarak kullanılmıyorsa bir saldırı olarak kabul edilmemektedir.

b) Saldırı Haksız Olmalıdır

Meşru müdafaanın kabulü için öncelikle yapılan saldırının haksız olması yeterli sayılmaktadır.

c) Saldırı Kişinin Kendisine veya Başkasına Ait Bir Hakka Yönelmiş Olmalıdır

Saldırı kişinin kendisine veya başkasına ait her türlü hukukî değer ifade eden hakkına yönelik olmalıdır. TCK’da yapılan düzenlemelerle meşru müdafaa kapsamına kişinin kendisinin yanında başkasına (üçüncü kişilere) ait her türlü hakka yönelik saldırılar da dâhil edilmiştir. Buradaki hakların içerisine kişinin hayatı, vücut bütünlüğü, cinsel dokunulmazlığı, özgürlüğü, malı vb. haklar girmektedir.

d) Saldırının Varlığı Halen Devam Etmelidir

Saldırının kabul edilebilmesi için saldırının varlığının halen devam etmesi gerekmektedir. Saldırı ifadesi “gerçekleşen haksız saldırı, gerçekleşmesi muhakkak haksız saldırı ve tekrarı muhakkak haksız saldırıyı” kapsamaktadır. Başlayıp bitmiş olmasına rağmen hayatın olağan akışı nazara alındığında tekrar başlaması öngörülen, tekrar başlamasından korkulan saldırı henüz sona ermemiş saldırı olarak sayılmaktadır.

Saldırı başlamadan veya saldırı tamamlandıktan sonra yapılan savunma yasal savunma kapsamında değerlendirilmemektedir.

2. Savunmaya (müdafaaya) ilişkin şartlar;

a. Saldırıya Karşı Savunma Zorunlu Olmalıdır

Savunmada zorunluluk bulunması meşru müdafaanın en önemli şartı sayılmaktadır. Zorunluluktan maksat, savunma fiilinin saldırı fiilini karşılar olmasıdır. Diğer bir ifadeyle meşru müdafaanın hukuka uygunluk sebebi olarak kabulü için, saldırıdan başka suretle kurtulma imkânı bulunmaması gerekmektedir.

b. Savunma Saldırı ile Orantılı Olmalıdır

Meşru müdafaa esnasında savunma durumu yapılan saldırı ile orantılı olmalıdır; ancak bu orantılılık soyut değil, o anda mevcut bulunan “hal ve koşullara göre” belirlenmelidir. Savunma ile saldırının orantılı biçimde olması iki aşamada değerlendirilmektedir.

Meşru Müdafaada Sınırın Aşılması

Hukuka uygunluk nedenlerinde veya diğer bir ifadeyle ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın aşılması hali, TCK’nın 27.maddesinde düzenlenmiştir.

Madde 27:

“(1) Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması hâlinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur.

(2) Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez.”

DİĞER İÇERİKLER