NATO için 2022 yılı gergin başladı. Önceki yıl içinde Ukrayna sınırına ağır silahlar ve on binlerce askerlik kuvvet yığan Rusya, NATO’nun doğuya doğru genişlememesi, Ukrayna, Gürcistan, Moldova gibi ülkelere üyelik perspektifi verilmemesi konusunda hem NATO’dan hem ABD’den güvenlik garantileri istiyordu.
NATO, Rusya‘nın bu taleplerine olumlu karşılık vermedi. NATO yetkilileri, hangi ülkenin üye olacağına sadece NATO ve o ülkenin karar verebileceğini, başka ülkelerin söz sahibi olmadığını vurguladı.
2022 yılı, 2021’de NATO-Rusya ilişkilerinin Soğuk Savaş’tan beri en düşük seviyeye gerilemiş arka planında başladı.
NATO ile Rusya, 2022’nin başında uzun süredir duran teması sağlamak ve gerginliği düşürmek için 12 Ocak’ta yaklaşık 3 yıllık aradan sonra ilk kez bir araya geldi. NATO-Rusya Konseyi’nin toplantısı somut sonuç olmadan tamamlandı. Rusya’nın NATO genişlemesine karşı çıkan tavrı, Romanya ve Bulgaristan’dan NATO’nun çekilmesi gibi talepleri de reddedildi.
Bu sırada NATO, ittifakın doğu kanadını güçlendirmeye başladı. Daha önce 4 ülkede bulunan muharip gruplar, 8 ülkeye yayıldı. Doğu kanadında hem asker sayısı hem uçak ve gemi sayıları ciddi miktarda artırıldı. Ayrıca Akdeniz ve Baltık bölgesi gibi yerlerde askeri tatbikatlar çoğaltıldı.
2022 sonu itibarıyla Bulgaristan, Estonya, Macaristan, Letonya, Litvanya, Polonya, Romanya ve Slovakya’daki 8 muharip grupta toplam 10 bin civarında NATO askeri bulunuyor. İttifakın doğu kanadında NATO komutası altındaki asker sayısı ise 40 bin civarında.
24 Şubat’ta savaş başladı
NATO, ABD ve AB, bir taraftan da Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik tehdidini düşürmesi için çağrı yapıyor, bunu yapmazsa Kremlin’in eşi görülmemiş yaptırımlar gibi “çok ağır sonuçlarla” karşılaşacağı uyarısında bulunuyordu.
Gerilimi düşürmek için yürütülen diplomatik çabalar ve diyalog çağrıları sonuç vermedi.
Nitekim Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 24 Şubat’ta Ukrayna’nın doğusundaki Donbas’a özel askeri operasyon başlattıklarını duyurdu. Gergin başlayan yıl, böylece Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla daha gergin hal aldı.
Mukabele Kuvveti ilk kez aktive edildi
NATO ve birçok ülke, Rusya’nın saldırısını şiddetle kınarken, NATO ülkelerinin liderleri savaşın başlamasından bir gün sonra 25 Şubat’ta olağanüstü zirve toplantısında video konferansla bir araya geldi.
Zirve sonundaki bildiride, “Putin’in Ukrayna’ya saldırma kararı, Rusya’nın uzun yıllar ekonomik ve siyasi bakımdan ağır bedel ödeyeceği korkunç bir hatadır.” denildi.
NATO’nun acil durumlarda müdahale için hazır tutulan Mukabele Kuvveti de ittifak tarihinde ilk kez aktif hale getirildi. Kuvvet, Avrupa’nın doğusundaki NATO ülkelerinde konuşlandırıldı.
Saldırıdan sonra NATO liderleri, ikinci kez 24 Mart’ta zirve toplantısı yaparak Ukrayna’ya destek için kararlılıklarını bildirdi. Bu zirve toplantısında, 2022’de görev süresi dolacak Genel Sekreter Jens Stoltenberg’in görevi, 30 Eylül 2023’e kadar uzatıldı.
NATO çatışmaya dahil olmadı
NATO, Rusya’nın saldırısına bir taraftan da temkinli yaklaşarak ittifak ile Rusya arasında bir çatışma olasılığını engellemeye çalıştı.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, saldırının başlamasından bir gün sonra düzenlenen NATO Zirvesi’nin ardından “NATO, savunma amaçlı bir ittifaktır. Rusya ile çatışma arayışında değiliz.” diyerek, Rusya-Ukrayna Savaşı’na dahil olmayacaklarını açıkladı.
Ancak Rusya’ya karşı Ukrayna’ya askeri, mali, insani her türlü desteğin verileceği vurgulandı. Bugüne kadar NATO ve müttefikler, Ukrayna’ya hava savunma sistemleri, çeşitli ağır silahlar, mühimmat, yakıt, iletişim cihazları gibi birçok destek sağladı.
Bu sırada Ukrayna, hava sahasının Rusya’ya karşı NATO tarafından korunmasını, uçuşa yasak bölge ilan edilmesini talep etti ancak bu talep, Rusya ile çatışmaya neden olacağı gerekçesiyle NATO’dan kabul görmedi.
Ukrayna’ya NATO ülkelerinin savaş uçağı göndermesi talebi de ABD Başkanı Joe Biden’ın tabiriyle “3. Dünya Savaşına yol açacağı” gerekçesiyle reddedildi.
İsveç ve Finlandiya, üyelik başvurusu yaptı
Bu arada Rusya ile sınırı bulunan Finlandiya ve İsveç’in yıllardır sürdürdükleri “askeri bloklardan uzak durarak tarafsız kalma” politikasını terk edip NATO’ya dahil olmaları gündeme geldi.
İsveçli ve Finlandiyalı yetkililer, NATO’ya katılım konusunda önce temkinli yaklaştı. Her iki ülke, NATO üyeliğini uzak ihtimal olarak değerlendirdi. Konu, iki ülkede tartışılırken, Rusya iki ülkenin ittifaka dahil olmasının “sonuçları” olacağı uyarısında bulundu.
NATO, İsveç ile Finlandiya ise hangi ülkenin nasıl bir yol izleyeceğine Rusya’nın karar veremeyeceğini defalarca tekrarladı.
Üyeliğe halk desteğinin artmasıyla İsveç ve Finlandiya fikir değiştirerek 18 Mayıs’ta NATO’ya üyelik taleplerini Brüksel’de Genel Sekreter Stoltenberg’e iletti. NATO da üyelik süreci sonuçlanana kadar iki ülkeye güvenlik garantisi verdi.
Bu sırada Türkiye, başta PKK ve FETÖ gibi terör örgütleriyle mücadele konusunda iki ülke hakkında güvenlik endişelerini dile getirdi.
Stoltenberg, Türkiye’nin kaygılarının giderilmesi gerektiğini belirterek, üç ülkenin üst düzey yetkilileri ile görüştü. Stoltenberg, 3-5 Kasım’daki Türkiye ziyaretinde de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile konuyu ele aldı.
Bir yandan da İsveç ve Finlandiyalı yetkililer ile Türkiye arasında diplomatik girişimler başladı. Üç ülkenin diplomatik temasları halen devam ediyor.
Madrid Zirvesi ve Üçlü Muhtıra
Bu zeminde 28-30 Haziran’da yapılan NATO Madrid Zirvesi’nde İsveç ve Finlandiya’nın ittifaka davet edilmesine karar verildi.
Zirvede, Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında Üçlü Muhtıra imzalandı. Muhtırayla İsveç ve Finlandiya, müstakbel NATO üyeleri olarak milli güvenliğine yönelik tüm tehditlere karşı Türkiye’ye tam destek vereceklerini, bu çerçevede PYD/YPG ve Türkiye’de FETÖ olarak tanımlanan örgüte destek sağlamayacaklarını taahhüt etti.
Ardından NATO üyelerinin ulusal meclislerinde iki ülkenin adaylıklarına onay süreçleri başladı. 2022 sonuna kadar Macaristan ve Türkiye dışındaki 28 NATO ülkesinde adaylıklar onaylandı.
Türkiye, iki ülkenin terörle mücadele konusundaki çabalarının hala yeterli düzeyde olmadığını vurguluyor.
Çin ve Rusya’dan NATO’ya tehdit
Madrid Zirvesi’nde, ittifakın Stratejik Konsept belgesi de 2010’dan sonra ilk kez yenilendi. NATO liderlerinin kabul ettiği yeni Stratejik Konsept belgesinde, Çin, ilk defa tehdit unsuru olarak zikredildi.
2010’daki belgede stratejik ortak sayılan Rusya ise bu kez “en önemli ve doğrudan tehdit” olarak sınıflandırıldı.
NATO, Ukrayna’ya desteği sürdürecek
Eylül ayına gelindiğinde Putin, Ukrayna’daki Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya bölgelerinin Rusya’ya bağlanmasına yönelik belgeyi imzaladı. Bunun hemen ardından Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de ülkesinin NATO’ya hızlandırılmış katılım başvurusuna imza attı.
NATO, Rusya’nın ilhak ettiği yerleri Rus toprağı olarak asla tanımayacaklarını duyurdu.
NATO’nun kasım sonunda düzenlenen Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda da Ukrayna’ya desteğin artarak sürdürülmesi kararı çıktı.
Toplantı bildirisinde, NATO ülkeleri, terörün tüm şekilleri ve tezahürlerini kınayarak, İstanbul’da düzenlenen bombalı terör saldırısı sonrasında Türkiye ile dayanışma mesajı da verdi.
2023 yine Rusya ile gerilim yılı
NATO için 2023’ün de Rusya ile gerilimin yüksek olacağı bir yıl olacağı görülüyor. Yeni yılda, Ukrayna’ya askeri, mali, insani her türlü desteğin artarak devam ettirilmesi hedefleniyor.
NATO’nun her sene düzenlenen zirve toplantısının 2023’te Baltık ülkesi Litvanya’da yapılacak olması da yeni yılın yine Rusya ağırlıklı bir gündemle süreceğinin işareti olarak algılanıyor. NATO Zirvesi, 11-12 Temmuz’da Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta düzenlenecek.
NATO’nun Rusya ile doğrudan bir çatışmaya girmeme yönündeki politikasının da devam edeceği öngörülüyor.
Genel Sekreter değişimi olabilir
Yeni yıl NATO için Genel Sekreter değişimi yılı da olabilir. Şu andaki Genel Sekreter Jens Stoltenberg’in görev süresi aslında Eylül 2022’de bitecekti. Yeni genel sekreterin de Madrid Zirvesi’nde duyurulması planlanıyordu.
Ancak Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlamasından hemen sonra Stoltenberg’in görev süresinin 1 yıl uzatılması kararlaştırıldı. Litvanya’daki zirvede, yeni genel sekreterin belirlenme ihtimali bulunuyor.
Geçen yıl, yeni genel sekreterin kadın olması ihtimali üzerinde duruluyordu. Bu kapsamda eski İngiltere Başbakanı Theresa May, eski Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar-Kitarovic, eski Litvanya Cumhurbaşkanı Dalia Grybauskaite, eski Estonya Cumhurbaşkanı Kersti Kaljulaid ve eski AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini gibi kişilerin isimleri konuşulmuştu. AA