1970’li yıllarda temelleri Abdullah Öcalan tarafından atılan, silahlı eylemlerine başlamasıyla birlikte Türkiye’nin tehdit algılamalarının başında yer alan, 1984 yılından sonra yoğun terör ve şiddet eylemleriyle 30 yıl içerisinde uluslararası bir terör örgütü haline gelen, ideolojik olarak Marksist/Leninist terör örgütüdür.
PKK, içerisinde Abdullah Öcalan’ın da bulunduğu gençlerden oluşan bir grup tarafından, 1978 yılı Kasım ayında Kürdistan İşçi Partisi (Partiya Karkeren Kürdistan/PKK) adıyla kurulmuştur.
Örgüt kendi geçmişini dört ana döneme ayırmaktadır. Bu dönemler; 1. Dönem; 1973- 1984 yılları arasında gerçekleşen Marksist-Leninist temelde ideolojik ve pratik eğitim faaliyetleridir, 2. Dönem; 1984 yılından itibaren başlayan ve 1990’lara doğru halka yönelen şiddet dönemi ve devamında başlayan gerilla stratejilerine geçiş aşaması, 3. Dönem; 1993 yılında başlayan ve 2010 yılına kadar devam eden ateşkes ve çatışma dönemleri, 4. Dönem; Öcalan’ın 31 Mart 2010 tarihinde gerçekleşen avukat görüşmesinde belirttiği, meşru savunma veya müzakere temelinde gerçekleşecek “demokratik özerklik” aşaması olarak görülmektedir.
Yukarıda belirtilen dört dönem, örgütün dönemsel stratejilerini, ateşkes süreçlerini; silahlı şiddet eylemlerini ve bu eylemlerin profillerini tam olarak kapsamamaktadır. Bu sebeple örgütün dört dönem yaklaşımı kendi örgütsel stratejilerini kısmî ölçüde yansıtmaktadır. Örgütün dönemsel stratejilerini, eylem ve ideolojilerini anlayabilmek açısından yukarıda belirtilen dört dönemi de kapsayan bir değerlendirmeye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağlamda PKK’nın geçirdiği değişim ve dönüşümleri kuruluş aşamasından itibaren günümüze kadar beş ana bölümde değerlendirilmektedir.
PKK’nın Kuruluşu Öncesi Ülkenin Genel Durumu
PKK’nın kuruluşu öncesinde sol hareketler içerisinde yer alan Kürt kökenli üniversite gençleri, etnik bilincin yaygınlaşmasını sağlayacak çeşitli dernekler kurmuştur. Görüşlerini daha güçlü seslendirebilmek için DEV-GENÇ (Devrimci Gençlik) çizgisinden ayrılarak Kürt solunun dernek çatısı altında örgütsel temellerini atmışlardır. Örgütlenme olarak dernek faaliyetleriyle yola çıkan Kürt Solu, 1969 yılında Ankara ve İstanbul’da Devrimci Doğu Kültür Ocaklarını (DDKO) kurmuştur. Bu ocaklar kısa bir sürede Doğu ve Güneydoğu’da belirli yerleşim bölgelerinde de kurulmuştur. DDKO’nun üniversitelerde okuyan Kürt gençler üzerinde büyük etkileri olmuştur.
Sol hareketler içerisinde ortaya çıkan Kürt solu, 1971 muhtırası ile büyük bir darbe yemiştir. DDKO davası çerçevesinde çok sayıda kişinin tutuklanması ile beraber sol eksenli Kürtçü hareketler, 1970’li yılların başında fikrî temeli filizlenen ancak pratikleşme sürecine girmede sorunlar yaşayan bir dernek hareketi olarak kalmıştır. Yaşanan bu olaylardan birkaç yıl sonra öne çıkan PKK, DDKO ve devamında kurulan DDKD’nin (Devrimci Demokratik Kültür Dernekleri) oluşturduğu Sosyalist Kürt Milliyetçiliği zeminini doldurmaya başlamıştır.
Birinci Dönem: PKK’nın Teorik ve Pratik Altyapısının Oluşumu (1973–1978)
PKK’nın pratik ve teorik altyapısının atıldığı birinci dönem nitelik itibariyle toplantı ve görüşmelerden oluşmaktadır. Yapılan görüşmeler ideolojik temelin şekillendirildiği, fikrî tartışmalar olarak örgüt tarihine geçmiştir. Bu dönemde yapılan toplantılar: 1973 yılında Çubuk Barajı, 1974 yılında Tuzluçayır, 1976 yılında Dikmen ve 1977 yılında Ankara Mimarlar Mühendisler Odası’nda gerçekleşen görüşmelerdir. 1978 öncesi yapılan görüşmeler örgütün ideolojik temelinin atıldığı ve Marksist-Leninist ideolojinin benimsendiği dönem olarak görülebilir.
Örgütünün kuruluşu öncesinde ülkenin genelinde gerçekleşen anarşi ve terör hareketlerinin temelinde yer alan Marksist-Leninist ideoloji, PKK’nın temel ideolojisi olarak görülmüştür. PKK, kurulacak bir Kürt devletinin Marksist-Leninist temelli bir ideolojiye sahip olması prensibini, “Kürt halkının ezilmişliğinin” ve “sömürge olarak görülmesinin” bir sonucu olarak Kürt halkının özgürleştirilmesi gerektiği tezi ile birleştirmiştir.
İkinci Dönem: PKK’nın Fiili Kuruluş Süreci (1978–1984)
PKK’nın ikinci dönemi kuruluş sonrası ilk silahlı eylemin gerçekleşmesine kadar geçen dönemdir. Bu dönemde, örgüt, uzun yıllar terörü bir yöntem olarak kullanmasına imkan sağlayacak altyapı hazırlıklarını sağlamıştır.
PKK, 1975 ve 1976 yıllarında gerçekleştirilen toplantılarda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya açılım kararı almıştır. Bu karara bağlı olarak bölgeye dağılan örgüt üyeleri çalışmalarına başlamış ve kuruluş öncesi hazırlıklar yapılmıştır. 1978 yılının son dönemlerine doğru partileşme için uygun bir konjonktürün olduğunu değerlendiren Öcalan ve kurucu kadro, yapılan hazırlıklar çerçevesinde 27 Kasım 1978 tarihinde Diyarbakır ili Lice ilçesi Ziyaret (Fis) köyünde gerçekleştirmiş oldukları ve üç gün süren bir toplantıdan sonra PKK (Partiya Karkeren Kürdistan-Kürdistan İşçi Partisi) adında bir parti kurulması kararı almışlardır.
PKK’nın 1984 yılına kadar uzanan dönemi Filistin kampları, Suriye ve bazı ülkelerle gerçekleştirilen ilişkilerden oluşmaktadır. Bu dönemde Ortadoğu’da yaşanan siyasî ve askerî gelişmeler, PKK’nın Filistin kamplarında eğitim alanının genişlemesine ve daha fonksiyonel bir eğitim sürecine girmelerine imkan sağlamıştır. 1982 yılında İsrail’in Lübnan’ı işgal etmesi ile PKK’nın da bulunduğu Bekaa Vadisi’nden FKÖ (Filistin Kurtuluş Örgütü) çekilmek zorunda kalmıştır. Bu durum PKK’nın Bekaa Vadisi’nde büyük bir eğitim alanına sahip olmasını sağlamıştır.
Üçüncü Dönem: PKK’nın Birinci Eylemsel Süreci (1984–1999)
PKK, 1980’li yıllara 12 Eylül askerî darbesinin geride bıraktığı boşlukları ve fırsatları değerlendirerek girmiştir. 12 Eylül sürecinde yakalanamayan ve yurtdışına kaçan örgüt mensupları, örgüte katılan yeni üyelerle birlikte Lübnan’daki kamplarda siyasî ve askerî eğitimlerini geliştirmişlerdir. Örgüt siyasî ve askerî eğitimlerine devam ederken bu alanda profesyonelleşmek amacıyla HRK (Kürdistan Kurtuluş Birliği) adı altında askerî bir örgütlenmeye geçiş yapılmıştır. Bu askerî örgütlenme iç ve dış kamuoyunda adını duyurmak için, kendileri açısından uygun olarak değerlendirdikleri Eruh ve Şemdinli ilçelerine baskın yapmayı kararlaştırarak, 15 Ağustos 1984 tarihinde bu eylemlerini gerçekleştirmişlerdir. Örgüt, 1984 yılında gerçekleştirdiği bu eylemlerden sonra cephe faaliyetlerini geliştirmek amacıyla 21 Mart 1985’te ERNK (Eniya Rızgariya Netewayı Kurdistan – Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi) kurmuştur. Örgüt için cephe faaliyetleri uluslararası kamuoyunda propaganda yapmak açısından kritik bir öneme sahiptir. Ayrıca dağ kadrosuna eleman temin etmek açısından bir havuz olarak da kullanılmaktadır.
Örgüt, 1986 yılında ARGK’nın (Arteşe Rızgariya Gele Kurdistan – Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu) kurulmasıyla silahlı eylemlerine hız vermeye başlamış ve 1986 yılından 1990 yılına kadar Doğu ve Güneydoğu illerinde Kürt kökenli sivillere karşı çok sayıda eylem gerçekleştirmiştir. Örgüt, eylemlerinin birçoğunda masum sivil halkı hedef almış, yaş, cinsiyet farkı gözetmeksizin çok sayıda insanı öldürmüştür. Özellikle çok sayıda çocuğun ve kadının öldürülmesi bölge halkında derin bir travma oluşturmuştur.
Birinci Ateşkes Süreci-1993
17 Mart 1993 günü Lübnan’ın Bar Eliyas kasabasında arabuluculuk görevini üstlenen YNK (Kürdistan Yurtseverler Birliği) lideri Celal Talabani ile birlikte basın mensuplarının karşısına çıkan Öcalan, tek taraflı ateşkes ilân etmiştir.
Ancak, 1993 yılının Mart ayında örgütün ateşkes ilanı ile başlayan sessizlik kısa süre içerisinde sona ermiştir. 1993 Mayıs ayı sonrası çatışmaların başlamasının temel sebebi, örgütün Bingöl-Elazığ karayolunda görev yerlerine sevk edilen 33 silahsız eri taşıyan iki araca saldırması ve bu askerlerin şehit edilmesi olayıdır. Bu olayın yanı sıra 17 Nisan 1993 tarihinde Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın vefatı, çözüm ve ateşkes sürecinin devamını olumsuz yönde etkilemiştir.
33 erin şehit edilmesi olayı, Türk toplumunun bilinçaltına yerleşen önemli bir psikolojik kırılmadır. Aynı zamanda bu eylem, terörle mücadele eden güvenlik birimleri açısından da önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu olaydan sonra PKK’ya yönelik sınır ötesi operasyonlar gerçekleştirilerek örgütün alan hâkimiyeti büyük ölçüde geriletilmiştir.
İkinci Ateşkes Süreci-1995
Öcalan 1993 sonrası örgütün alan hâkimiyetini yitirmesi ile birlikte içine girilen çıkmazı aşabilmek için, 1994 yılından itibaren söylemlerini değiştirmiş, “bütün çözümlere açık olduğunu ve Türkiye’yi bölme niyetlerinin olmadığını” ifade etmiştir. Bunun sonrasında Kasım 1995’te bir kez daha Öcalan tek taraflı ateşkes ilan etmiştir. Öcalan’ın bu dönem içerisinde söylemlerinde “Ben Türkiye aşığıyım, ben Kürt milliyetçisi değilim” gibi sözleri dikkat çekmiştir. Bu ve benzeri ifadelerle başlayan tek taraflı ateşkes, örgütün ve özellikle Öcalan’ın dönemsel stratejilerinden biri olarak görülebilir.
Üçüncü Ateşkes Süreci-1998
PKK, gerek Türkiye’de gerekse yurt dışındaki faaliyetleri açısından 1995 yılı sonrasında önemli bir gerileme yaşamıştır. Öcalan gelinen noktada örgütün içine girdiği çıkmazı aşmanın yollarını aramakta, sık sık medya aracılığıyla kamuoyuna ılımlı mesajlar vermeye çalışmaktadır. Öcalan, 27 Ağustos 1998 tarihinde MED-TV aracılığıyla gerçekleştirilen bir basın toplantısında, 1 Eylül 1998 tarihinden itibaren gelişmelere ve şartlara bağlı bir ateşkes ilan edildiğini duyurmuştur. Avrupa’da faaliyetleri yakın takibe alınan PKK, bu ateşkes döneminde kendine meşru alan oluşturma çabası içine girmiştir. 1998 yılında ilan edilen tek taraflı ateşkes, 1999 yılında Öcalan’ın yakalanması sonrası “silahların bırakılacağı” yönündeki söylem ve gelişmeleri de içermektedir.
Öcalan’ın Suriye’den Çıkış Sürecinde PKK’nın Durumu
Örgüt lideri Öcalan, 1998 yılında, 20 yıldır bulunduğu Suriye’den çıkarılmıştır. Öcalan Suriye’den ayrıldıktan sonra Yunanistan, Rusya, İtalya ve nihayetinde Kenya’ya kaçmış ve Kenya’nın başkenti Nairobi’de 16 Şubat 1999 tarihinde yakalanarak Türkiye’ye getirilmiştir.
PKK’nın 1984–1999 Yılları Arasında İdeolojik Tutumu
PKK’nın 1984-1999 yılları arasında ideolojik argümanları dönemsel farklılıklar göstermiştir. Bu dönemsel farklılıklar, başta uluslararası gelişmeler olmak üzere, örgütün silahlı şiddet stratejilerinin seyri, Türkiye’nin terörle mücadelede izlediği politikalar ve ülke içerisindeki siyasî gelişmelere göre şekillenmiştir. 1984-1999 yılları arasında PKK’nın ideolojik söylemleri ve izlediği temel politikalar ana hatlarıyla iki dönemde incelenebilir. Birinci dönem; örgütün 1984-1990 yılları arasında izlediği ideolojik tutum klasik Marksist-Leninist ideolojik çerçevede gerçekleşmiştir. İkinci dönem; PKK, 1990’lı yılların başlarından itibaren ideolojik açıdan bazı değişiklikler yaşamaya başlamıştır. Bu dönemde başta Sovyet Rusya’nın dağılması olmak üzere yaşanan uluslararası gelişmeler sonucunda ortaya çıkan reel sosyalizmin çöküşü, sol orijinli ve bu çerçevede hareket eden örgütler açısından revizyon ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bu dönemdeki örgütün temel ideolojik kaynağı sol eksenli Kürt Milliyetçiliği olarak değerlendirilebilir.
Dördüncü Dönem: İçe Kapanma ve Yeni Dönem Stratejisinin Belirlenmesi Süreci (1999–2004)
Terör örgütü lideri Öcalan’ın 16 Şubat 1999 tarihinde yakalanması ile örgüt yeni bir döneme girmiştir. Örgüt Öcalan’ın yakalanmasından bir sene sonra 7. Olağanüstü Kongresi’ni gerçekleştirmiştir. PKK’nın 2000 yılı Şubat ayında gerçekleştirmiş olduğu 7. Olağanüstü Kongresi’nde aldığı kararlar gereğince Abdullah Öcalan’ın, örgütün onursal başkanı ilan edilmesine karar verilmiş, ayrıca Demokratik Cumhuriyet ve Barış Projesi adı ile formüle edilen bir stratejinin kabul edildiği açıklanmıştır.
PKK’nın 1999 Sonrası Eylem ve Stratejileri
PKK’nın 1999 yılı sonrası eylem profili, temelde kitlesel şiddet eylemleri ve Irak’ın kuzeyinde eğitim gören dağ kadrosunun küçük çaplı silahlı eylemleri olarak görülebilir. Bu dönemde izlenen strateji meşru savunma adı altında ifade edilen sosyal ve siyasal hakların verilmesi yönünde söylemlerle şekillenmiştir. Aynı zamanda Öcalan’ın cezaevi koşullarının düzeltilmesi ve serbest bırakılmasına varan istekler de bu dönemdeki eylemlerin temel konu başlıklarıdır. Örgüt bu ve benzeri isteklerle yeni dönemde siyasal alanda daha etkin bir konuma gelmeyi amaçlamış ve bu alana kanalize olmaya çalışmıştır.
PKK’da Yapısal Değişim Arayış Süreci (KADEK, KONGRA/GEL)
PKK 2000’lerin başlarından itibaren başta ABD ve AB olmak üzere çok sayıda devlet tarafından terör örgütleri listesine alınmıştır. Bu durum örgütün yapısal ve isimsel değişikliklere gitmesine yol açmıştır. Aynı zamanda bu yapısal değişiklerin örgüt açısından yeni açılımlar sağlaması hedeflenmiştir. Gerçekleşen temel değişiklikler şu şekildedir: 4-10 Nisan 2002 tarihinde gerçekleştirilen 7. Olağanüstü Kongre’de örgütün ismi; KADEK (Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi) olarak değiştirilmiştir. 26 Ekim 2003 tarihinde ise KADEK kendini feshetmiştir. 27 Ekim – 6 Kasım 2003 tarihleri arasında Kürdistan Halk Kongresi adı altında yeni bir örgütlenmeye gidilerek, 15 Kasım 2003 tarihinde Kandil Dağı’nda Zübeyir Aydar tarafından yapılan açıklama ile KONGRA-GEL’in kurulduğu ilân edilmiştir.
Beşinci Dönem: PKK’nın İkinci Eylemsel Süreci (2004- 2010)
PKK, 1 Haziran 2004’teki 10. Kongre kararlarında, 6 yıldır sürdürdüğü tek taraflı ateşkesi bozduğunu, bundan sonra aktif meşru savunma pozisyonuna döndüklerini iddia etmişlerdir. Bu durum PKK’nın silahlı şiddet stratejisine tekrar başlayacağının önemli bir işareti olarak görülmüştür. Tek taraflı ateşkes sona ermiş, 1 Haziran kararlarından sonra PKK kırsalda ve şehirlerde silahlı eylemlerine tekrar başlamıştır.
Örgütün Son Dönemi
Örgüt yönetimi zaman içerisinde yurtiçi ve yurtdışı konjonktürel gelişmeleri de dikkate alarak değişikliklere gitmeyi hedeflemiş, PKK yapılanması kendisini 2002 yılı Nisan ayında Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi (Kongreya Azadi Demokrasiya Kürdistan/KADEK), 2003 yılı Kasım ayında Halk Kongresi (Kongra-Gel) ve 2005 yılı Mart ayından itibaren Kürdistan Demokratik Konfederasyonu (Koma Komalen Kürdistan/ KKK) olarak adlandırmıştır.
Yukarıda belirtilen isim değişikliği çabaları aynı zamanda yapısal bazı değişiklikleri de gündeme getirmiş, gençlik yapılanması 2003 yılında Kürdistan Özgür Gençlik Birliği’ne (Tewgera Ciwanen Azadiya Kürdistan/TECAK) 2005’te ise Gençlik Örgütlenmesi’ne (Komalen Ciwan) dönüştürülmüştür. Örgütün yapısal açıdan son büyük değişikliği 2007 yılında yaşamış, Kongra-Gel terkedilerek KCK yapısı/sistemi benimsenmiş, gençlik yapılanması da Komalen Ciwan ismiyle KCK Yürütme Konseyi’ne bağlı çatı yapılanma olarak yeniden örgütlendirilmiştir.
PKK ile ilişkili sözde kuruluşlar Avrupa’da demokratik hak ve özgürlükleri istismar etmektedir. Belli ülkelerde, PKK ile ilişkili kuruluşlar ve şahıslar tarafından işlenen yasadışı eylemlere ilişkin olarak süren soruşturmalar mevcuttur. Europol tarafından yıllık olarak hazırlanan Terörizm Durum ve Eğilim (TESAT) raporları, PKK’nın özel şahıs ve şirketlerin yanı sıra suç örgütlerinden de gelir elde ettiğini teyit etmektedir.
PKK Avrupa ülkelerindeki gençleri kadrolarına katmaya ve bu gençleri kamplarında eğitmeye yönelik çabalarına devam etmektedir. Bu kapsamda, terör örgütünün propaganda ve eleman devşirme faaliyetlerinin engellenmesi önem taşımakta ve hukuk devleti olmanın gereği olarak ortaya çıkmaktadır.
İran, Suriye ve Irak’ta PKK ile bağlantılı olan örgütler mevcuttur. Abdullah Öcalan’ın lideri olduğu KCK, PKK ile aynı örgüttür. KCK İran’da PJAK, Irak’ta Tavgari Azadi, Suriye’de de PYD/YPG olarak adlandırılmaktadır.
PYD/YPG’nin PKK ile ilişkisi açıktır. PYD/YPG 2003 yılında PKK terör örgütünün kontrolü altında kurulmuş olup, iki terör örgütü, aynı lider kadrosu, örgütsel yapı, strateji, taktik, askeri yapı, propaganda araçları, mali kaynaklar ve eğitim kamplarını paylaşmaktadır.