Psikolojik savaş terimi kişi, grup ya da kitleleri belirli bir amaç doğrultusunda ikna etmek ve tutum ve davranışlarını yönlendirmek için iletişim kanallarının profesyonel yöntemlerle kullanımını ifade eder.
Psikolojik savaş, propaganda ve benzer metotlar kullanılarak mümkünse fiziksel güç kullanılmadan zaferin kazanılabilmesi için düşmanın moralinin düşürülmesi amacına dönük bir taktik olarak da tanımlanabilir. Kavram, çoğunlukla psikolojik harekât ve propaganda terimleri ile eşanlamlı olarak kullanılır. Her iki terimin de rahatsız ediciliği nedeniyle bu tür faaliyetler zaman zaman ‘yumuşak güç kullanımı’, ‘kamuoyu oluşturma’, ‘halkla ilişkiler (yurtiçi amaçlı)’, ‘kamu diplomasisi (yurtdışı amaçlı)’, ‘algı yönetimi’, ‘bilgilendirme faaliyetleri’ ya da ‘iletişim faaliyetleri’ olarak da adlandırılır.
Psikolojik savaş, kimi zaman düşmanın savaşta başarı şansının olmadığına inandırılması, kimi zaman da politika ve uygulamaların gerekçelendirilmesi ve kamuoyu desteğinin sağlanması amacını taşır. Duruma özel amaç ne olursa olsun temel olan hedef kitlelere mesaj yollayarak mücadelede avantaj sağlamaya çalışmaktır.
Psikolojik savaş sürecinin üç temel bileşeni hedef kitle, mesaj ve iletişim kanallarıdır. Hedef kitle; vatandaşlar, düşman ve tarafsızlardan oluşan diğerleri olmak üzere üç alt gruptan oluşur.
Hedef kitlenin ilki vatandaşlardır. Herhangi bir savaş olasılığında başarı sağlanabilmesi için en önemlisi devletin öncelikli olarak kendi vatandaşlarını haklı ve güçlü olduğuna inandırmasıdır.
İkinci grup hedef kitle düşmandır. Düşmanın savaşta haksızlığına ve rakibi karşısında zayıflığına inandırılabilmesi başarı için en önemli ön şartlardandır.
Hedef kitlenin üçüncü grubunu tarafsızlardan oluşan diğerleri oluşturur. Bu grubu savaşa katılmayan ülkeler ve uluslararası organizasyonlar oluşturur. Onların, gönderici açısından haklılığı, gerekliliği ve kaçınılmazlığına ikna edilmeye çalışılır.
Mesajlar, her bir hedef kitlenin durumu değerlendirmeye alınarak üretilir ve dağıtılır. Klasik yöntemde her bir hedef kitle için ayrı mesajlar oluşturulur. Mesajların kaynağının açık olduğu yönteme ‘beyaz propaganda’, kaynağın kendini gizlediği dolayısıyla mesajın nereden geldiğinin belli olmadığı yönteme ‘gri propaganda’ ve kaynak konusunda yanıltma yapılan yönteme ise ‘kara propaganda’ adı verilmektedir. Kara propaganda çoğunlukla sahte ve zayıf argümanlardan oluşur. Düşman, grup yada diğerleri tarafından ortaya atılmış gibi görünen zayıf argüman, sonuçta gerçek kaynağın haklı çıkacağı bir süreci başlatır.
İletişim kanalları, mesajların hedef kitleye taşınmasını sağlayan yöntem ve araçlardır. Tarihsel süreç içerisinde sırasıyla bireyler, savaş araçları ve teknolojik araçlar iletişim kanallarını oluşturmuşlardır. Eski dönemlerde haberciler ve elçilerle mesajlar taşınırken, modern çağın başlamasıyla radyolar ve savaş uçakları sesli mesajların, bildiri ve broşürlerin dağıtıcıları olmuşlardır. Son dönemde mesajların taşınması için başta internet olmak üzere çağdaş iletişim teknolojileri yoğun olarak kullanılmaktadır.
Günümüzde iletişim kanallarının çeşitliliği ve ulaşılabilirliği klasik psikolojik savaş uygulamalarında değişikliği zorlamıştır. Artık cep telefonları, internet ve sosyal medya olarak adlandırılan alanlar psikolojik savaşın en yaygın cepheleri haline gelmiştir. Bu durum psikolojik savaş uygula- malarında devletler açısından çok ciddi zorlukların ortaya çıkmasına ve klasik psikolojik savaş yöntem ve stratejilerinin yetersiz kalmasına neden olmuştur. ABD’nin “Terörle Savaş”ta gerek ülke içinde gerekse uluslar arası arenada sürekli destek kaybetmesinin arkasındaki en temel sebeplerden biri de bu zorluklarla başa çıkamaması olmuştur.