Suç siyaseti ya da politikası, suç sorununu önlemek, azaltmak ve kontrol etmek amacıyla tasarlanan plan, proje ve uygulamalar ile bu uygulamalara yön veren temel ilkeler ve prensiplerdir. Devlet, ceza ve adalet sistemi dâhilinde, yasama, yürütme organları ve kolluk kuvvetleri vasıtasıyla suçun önlenmesi konusunda çeşitli politikalar geliştirir ve uygular.
Dünya genelinde birçok ülkede, politikacı ve güvenlik bürokratlarının suç politikalarına yön veren iki büyük siyasî akım olarak, liberal ve muhafazakâr (conservative) yaklaşım öne çıkmaktadır. Liberal yaklaşım, Pozitivist Kriminoloji Okulu’nun teorilerini benimsemektedir. Pozitivist kriminoloji daha çok suça neden olan faktörler üzerinde durarak insanların neden suç işlediklerini anlamaya çalışır. Pozitivist Kriminoloji teorileri suç ve sapma davranışının, insanın kendi iradesi dışındaki biyolojik, psikolojik, sosyal veya çevresel nedenlerden kaynaklandığını ileri sürer. Bu nedenle de, insanın kendi kontrolü dışındaki faktörlerin etkisiyle hareket ettiğini ve suçlu davranışından ötürü tam olarak kusurlu sayılamayacağını kabul eder. Liberallere göre toplum yaşamı için en önemli değer “adalet” değeridir. Adaletin ise toplumda ekonomik, siyasî ve sosyal güçlerin eşit ve dürüst dağılımı ile sağlanabileceğini varsayarlar. Toplum yaşamı için en tehlikeli durum adale- tin olmamasıdır. Bu nedenle de liberaller seçici ve ayrımcı ceza adalet sistemine karşı çıkarken, daha adil ve eşitlikçi ceza adalet sistemini benimsemektedirler.
Muhafazakâr yaklaşım liberal yaklaşımdan farklı olarak Klasik Kriminoloji Okulu’nun teorilerini benimsemiştir. Klasik kriminoloji, suçun neden- lerinden daha çok ceza adalet sisteminin işleyiş biçimi üzerinde durmakta ve insanın doğuştan rasyonel, çıkarcı ve özgür iradesini kullanarak tercih yapabilme yeteneğine sahip olduğunu varsaymaktadır. Dolayısıyla, suç insanın rasyonel olarak kendi çıkarları ve zevkleri doğrultusunda özgür iradesi ile tercih ettiği bir davranıştır. Bu nedenle de fail, fiilinden sorumludur. Muhafazakâr yaklaşıma göre yaygın ve bağlayıcı ahlakî değerlere dayanan kamu düzeni, toplum yaşamı için en önemli değerdir. Düzensizlik ise ister sosyal ve ahlakî, isterse de siyasî olsun en büyük tehlikedir. Mağdurun hakları ve kendisi, failin haklarından ve kendisinden daha fazla ön plandadır. Bu nedenle sokaklar suçtan ve suçlulardan arındırılırken ceza adalet sistemi kurumları ve profesyonelleri tarafından yapılan usul hataları, masumları ve mağdurları korumak için mazur görülebilmektedir.
Suç Politikaları
Suçun azaltılması veya suç işlenmesini önlemek için çeşitli politikalar uygulanır. Literatürde bu politikalar, “Ceza Adalet Sistemi Suç Politikaları” ve “Polisiye Suç Politikaları” olmak üzere iki başlık altında incelenmektedir.
Ceza Adalet Sistemi ve Suç Politikaları
Bu politikalar, geçmişteki davranışların gelecekteki davranışların en iyi belirleyicisi olduğu varsayımına dayanır. Buna göre, bilinen suçluların gelecekte suç işlemelerini engellemeye yönelik uygulamalar ortaya konulmaya çalışılır. Burada özellikle suç oranlarını azaltmak için suçun gerçek failleri tespit edildikten sonra, mahkeme ve cezaevi süreçlerinde uygulanabilecek suç politikaları üzerinde durulur. Suç oranlarını azaltmak için suçun gerçek failleri tespit edildikten sonra, özellikle mahkeme ve sonrasında cezaevi süreçlerinde suçlunun hürriyetinin kısıtlanması, caydırmaya yönelik idam, kısas gibi ağır cezalar veya rehabilitasyon gibi topluma geri kazandırma politikaları uygulanır.
Polisiye Suç Politikaları
Suçla ve suçluyla aktif mücadele olarak görülebilecek bu politikalar, polis sayısının artırılması, ihbar ve şikayetlerin aktif takibi, devriye hizmeti, reaktif veya proaktif tutuklama gibi polisiye faaliyetler yoluyla suçu azaltma ve suçla mücadele politikalarıdır.