Tanık, dava konusu herhangi bir olay hakkında bilgi sahibi olmakla beraber, olayın tarafı olmayan kişidir. Hukukî anlamda ise tanık, yemin verdirilerek dinlenen ve bilgisine başvurulan şahıs demektir.
Kimlerin tanık olabileceği, tanıklıktan çekinme hakkı ve tanıklık sırasında izlenecek usul ve esaslar ceza yargılamasında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)’nun 43 ve devamı maddelerinde, hukuk yargılamasında ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 240 ve devamı maddelerinde ele alınmıştır. Kural olarak tanıklık mutlaka yetkili merciin huzurunda sözlü olarak yapılmalı ve tanık, hâkimin sorduğu sorulara sözlü olarak cevap vermelidir. İstisnaî durumlarda, özellikle de teknik konularda hâkimin izin verdiği ölçüde yazılı ifade de mümkün olabilmektedir. Bu durumda yazılı ifade yeterli bulunmazsa hâkim kişiyi bizzat tanıklık yapmaya çağırabilir.
TANIK KORUMA
2008 yılında yürürlülüğe giren 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu ile ilk defa ‘gizli tanık’ ibaresi kullanılarak, Kanunda sayılan suçların tanıkları koruma altına alınmıştır. Kısaca, ‘tanıklık yapan kişinin korunması’ demek olan tanık koruma, yetkili merciin ama özellikle mahkemenin huzurunda tanıklık yapacak olan kişilerin, bu eylemlerinden dolayı tehdit altında olmaları tehlikesiyle ve bu tehdit devam ettiği müddetçe korunmalarını içeren bir kavramdır.
Tanıkların korunması meselesi ilk defa Başkan Nixon döneminde Amerika Birleşik Devletleri’nde gündeme gelmiştir. İtalyan mafyasına karşı aciz kalan Amerikan adalet sistemi, 1970 yılında çok kapsamlı bir Organize Suç Kontrol Kanunu (Organized Crime Control Act) çıkarmıştır. Bu Kanunda yer alan, “Federal Adalet Bakanı, organize suç örgütleri veya diğer önemli suçların tanıklarını gerekli hallerde korumak ve buna bağlı olarak güvenli yerlerde saklamak üzere lazım gelen her türlü tedbiri alır” ifadesi tanık korumanın temellerini atarak, zaman içinde sistemleşmesini sağlamış ve bu suretle ortaya bugünkü ‘Tanık Koruma Programı’ çıkmıştır. Özellikle mafya aleyhine tanık bulmakta ve buldukları tanıkları korumakta aciz kalan savcılar, tanık koruma programının kurulması ile mafya ile mücadelede çok önemli kazanımlar elde etmişlerdir.
Ülkemizde tanıklık görevi sebebiyle, kendilerinin veya bu Kanunda belirtilen yakınlarının hayatı, beden bütünlüğü veya mal varlığı ağır ve ciddî tehlike içinde bulunan ve korunmaları zorunlu olan kişilerin korunması amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin esas ve usulleri düzenlemek amacıyla 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu çıkarılmıştır. Ayrıca Kanunda belirtilen görevleri yapmak üzere İçişleri Bakanlığı bünyesinde Tanık Koruma Kurulu kurulacağı belirtilmiştir. Söz konusu Kanunda tanık koruma tedbiri kararlarının soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı tarafından, kovuşturma evresinde Cumhuriyet savcısı veya tanığın istemi üzerine veya re’sen mahkemece verilebileceği belirtilmiştir. Ayrıca, karar verilmeden önce kolluk makamları ile diğer birimlerin hazırlayacağı değerlendirme raporlarının göz önünde tutulacağına yer verilmiştir. Bu Kanun hükümlerine göre haklarında tanık koruma tedbiri uygulanabilecek kişiler şunlardır:
(1) a) Ceza muhakemesinde tanık olarak dinlenenler ile 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 236ncı maddesine göre tanık olarak dinlenen suç mağdurları.b) (a) bendi hükümlerine göre dinlenenlerin nişanlısı, evlilik bağı kalmasa bile eşi, kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya alt- soyu, ikinci derece dâhil kan veya ikinci derece dâhil kayın hısımları ve evlatlık bağı bulunanlar ile yakın ilişki içerisinde olduğu kişiler.
Tanık koruma tedbirlerinin, birinci fıkrada sayılanların kendilerinin veya bu Kanunda belirtilen yakınlarının hayatı, beden bütünlüğü veya mal varlığının ağır ve ciddî bir tehlike içinde bulunması ve korunmalarının zorunlu olması hallerinde uygulanabileceği belirtilmiştir.
Bu Kanun kapsamında bulunanlar hakkında uygulanabilecek tanık koruma tedbirleri şunlardır:
a. Kimlik ve adres bilgilerinin kayda alınarak gizli tutulması ve kendisine yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilmesi.
b. Duruşmada hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan dinlenmesi ya da ses veya görüntüsünün değiştirilerek özel ortamda dinlenmesi.
c. Tutuklu veya hükümlü olanların durumlarına uygun ceza infaz kurumu ve tutukevlerine yerleştirilmesi.
ç. Fizikî koruma sağlanması.
d. Kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi ve düzenlenmesi.
e. Geçici olarak geçimini sağlama amacıyla maddî yardımda bulunulması.
f. Çalışan kişinin iş yerinin ya da iş alanının değiştirilmesi veya öğrenim görenin devam etmekte olduğu her türlü eğitim ve öğretim kurumunun değiştirilmesi.
g. Yurt içinde başka bir yerleşim biriminde yaşamasının sağlanması.
ğ. Uluslararası anlaşmalara ve karşılıklılık ilkesine uygun şekilde, geçici olarak başka bir ülkede yerleştirilmesinin sağlanması.
h. Fizyolojik görünümün estetik cerrahi yoluyla veya estetik cerrahi gerektirmeksizin değiştirilmesi ve buna uygun kimlik bilgilerinin yeniden düzenlenmesi.