İki haftadır üst üste cumartesi günleri hükümet karşıtı gösterilere sahne olan Tel Aviv’in merkezindeki Habima Meydanı’nda düzenlenen gösteriye, İsrail polisine göre yaklaşık 80 bin İsrailli katıldı.
Göstericiler, Başbakan Netanyahu, aşırı sağcı ve ırkçı politikalarıyla bilinen hükümet ortaklarından Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich gibi hükümet üyelerine tepki gösterdi.
Meydanda, Netanyahu’yu “Suçlu Başbakan” olarak nitelendiren pankartlar taşıyan göstericiler, Netanyahu’yu istifaya çağırarak, “İsrail diktatörlük değildir”, “Netanyahu tehlikeli, yozlaşmış ve ırkçıdır” ve “Ben-Gvir ve Smotritch bir felaket” sloganlarını attı.
“Tüm yasal yollarla savaşacağız”
Muhalif siyasetçilerin de yer aldığı gösterilere, eski Savunma Bakanı Benny Gantz da katıldı.
Burada kalabalığa seslenen Gantz, “Bir darbeyi önlemek için Mecliste ve sokaklarda, tüm yasal yollarla savaşacağız.” ifadelerini kullandı.
Batı Kudüs ve Hayfa’da gösteriler
Gösterilere, daha az sayıda olmakla birlikte bu hafta Batı Kudüs ve Hayfa kentlerindeki İsrailliler de katıldı.
Binlerce protestocu, Batı Kudüs’teki İsrail Cumhurbaşkanlığı Rezidansı ile Başbakan Binyamin Netanyahu’nun resmi konutu önünde toplandı.
Bu yıl başında göreve gelen aşırı sağcı hükümete karşı ilk kitlesel protesto geçen hafta (cumartesi) Tel Aviv’de düzenlenmiş, gösterilere yaklaşık 10 bin İsrailli katılmıştı.
“Yargı reformu tamamen absürt”
Batı Kudüs’teki gösteriye katılan İsraillilerden soyadını açıklamak istemeyen 24 yaşındaki Michael, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, hükümetin yeni yargı düzenlemesiyle “Yüksek Mahkemenin otoritesini yok etmeye çalıştığını” söyledi.
İsrailli protestocu, “Hükümetin geçirmeye çalıştığı yargı reformunun tamamen absürt olduğunu düşünüyorum. Demokrasinin yargıçlara ve herkesin hakkını savunacak Yüksek Mahkeme üyelerine ihtiyacı vardır.” görüşünü paylaştı.
Göstericilerden 25 yaşındaki Şaron da yüksek yargının “koalisyon hükümetinin elinde olmaması ve tarafsız kalması” gerektiğini aktardı.
Şaron, “(Yargı) Önyargılara sahip kişilerden oluşmamalı. Hükümet, yargı sistemini kontrol etmek için kendi seçtiği kişileri buraya getirmek istiyor. Biz buna karşı susmayacağız.” diye konuştu.
Netanyahu hükümetini “karanlık bir hükümet” olarak nitelendiren İsrailli genç kadın, “Yahudilik adı altında bizi geriye götürmek istiyorlar. Bu tam bir saçmalık. Tek istedikleri vatandaşları kontrol altına almak ve diktatör olmak.” ifadelerini kullandı.
Netanyahu hükümetinin “yargı reformu”
Netanyahu başbakanlığındaki koalisyon hükümetinin, yargının bazı yetkilerini Meclise devretmeye yönelik hamleleri, Yüksek Mahkeme başta olmak üzere hükümet ile İsrail yargı mekanizması arasında gerilime yol açıyor.
Adalet Bakanı Yariv Levin, 5 Ocak’ta, Yüksek Mahkemenin yetkilerini sınırlandıran, yargının yargıçların seçimi üzerindeki etkisini azaltan ve Meclisin mahkeme kararlarını geçersiz kılmasına izin veren bir yasa planladıklarını duyurmuştu.
Yeni yargı planına göre, koalisyon hükümeti, yargı mensuplarını atama komitesinde şu an 9 olan üye sayısını 11’e çıkaracak ve bu üyelerin 7’sini kendisi seçecek. Bu üye çoğunluğu, hükümetin, yargıçların atanmasında tek söz sahibi olacağı anlamına geliyor.
Ayrıca Netanyahu hükümetinin, daha önce yolsuzluktan hüküm giymiş koalisyon ortağı Arye Deri’nin bakan olarak görev yapmasına izin veren tartışmalı yasayı onaylaması da kamuoyunda tepkilere yol açmıştı.
İsrail’de “ülke tarihinin en sağcı” hükümeti görevde
İsrail’de yeni Başbakan Binyamin Netanyahu’nun aşırı dindar Yahudi ve aşırı sağcı partilerle kurduğu yeni hükümet 29 Aralık 2022’de Meclisten güvenoyu alarak göreve başlamıştı.
Filistinlilere yönelik ayrımcı ve ırkçı politikalarıyla bilinen ortaklara sahip yeni koalisyon hükümeti, İsrail siyasi tarihinin “en aşırı sağcı” hükümeti olarak değerlendiriliyor.
Netanyahu öncülüğündeki aşırı sağcı hükümet, Filistin geneli ile İsrail’deki toplumsal muhalefetin yanı sıra başta ABD olmak üzere İsrail’in Batılı müttefikleri tarafından da endişe ile karşılanıyor. AA