Mehmet Çağatay Güler (Bilkent Üniversitesi)
Rusya-Ukrayna Savaşı’nda dokuz ay geride kaldı. Bu sürede, ilk günden bu yana hem akademik hem de bürokratik mecralarda en çok tartışılagelen husus, Rusya’nın Ukrayna’da izlediği savaş stratejisinin ne olduğu ya da herhangi bir stratejisinin olup olmadığıdır. Savaşın ilk haftalarında Kiev oblastında vuku bulan muharebelerde Rusya’nın ağır kayıplar vermesi, ilerleyen dönemde de Rus ordusunun Çernihiv ve Sumi’den, tutunamayarak geri çekilmesi, bahse konu tartışmanın fitilini ateşlemiştir. Müteakiben, Rusya’nın işgal ettiği yegane iki büyük şehirden son dönemde geri çekilmesi, Kremlin’in bir stratejiden yoksun ya da yanlış stratejilerle bu savaşı sürdürdüğü argümanlarını daha da körüklemiştir.
Rusya’nın siyasi hedefleri çerçevesinde savaş stratejisi
Bu çerçevede, ilk olarak Rusya’nın Ukrayna savaşındaki siyasi hedeflerini incelemek gerekir ki bu noktada ilk haftadan itibaren ciddi bir değişim ve başarısızlık göze çarpıyor. Moskova’nın resmi söylemi ve kavramsallaştırmasından yola çıkarak, Ukrayna’nın silahsızlandırılmasını, NATO ve Batı’nın maddi manevi tüm unsurlarını bölgeden çekmesinin sağlanmasını, Donbas ve Kırım gibi işgal altındaki bölgelerin Kiev tarafından Rus toprağı olarak tanınmasını bu özel operasyonun nihai hedefleri olarak değerlendiriyorduk.
Birinci aşamada, Kiev kuşatması ile beraber hızlı bir rejim değişikliği ve Moskova’ya müzahir bir yönetimin başa getirilmesi planlanmıştı ki hedefler ve diskur ile örtüşüyordu. Ancak, nasıl yapılacağına dair ciddi eksiklikler ve yanlışlar ilk dönemde göze çarpmaya başlamıştı. Rus ordusu, taktik tabur grubu olarak savaşmamaları; piyadesiz tanklarla, keşif ekipleriyle ve karadan savunmasız hava indirme birlikleriyle oldukça dağınık ve düzensiz bir görüntü veriyordu. Dahası, lojistik hattın güvenliğinin sağlanamaması, ikmalin sekteye uğraması, komuta kademesindeki bilgi ve iletişim eksikliği, psikolojik olarak hazır olmama, hava üstünlüğünü sağlayamama ve tecrübesiz birliklerin kullanımı gibi muhtelif kanıtlar, Kremlin’in bir savaş yönetiminin olup olmadığını sorgulatmıştı. Nihayetinde, Kiev bölgesindeki harekatlar ve genel olarak tüm kuzey cepheleri, Rusya açısından ciddi bir başarısızlıkla ve ağır kayıplarla sonuçlandı. Mart ayını müteakip, savaşın sıklet merkezi değiştirilerek doğuya kaydırıldı. Rusya, kendisi kabul etmese de, daha büyük bir bozgundan kurtulmak ve daha gerçekçi hedeflere odaklanmak amacıyla ordusunu geri çekerek Harkov ve İzyum dolaylarında yeniden konuşlandırdı.İkinci aşamada, hedef küçültülerek yalnızca Donbas bölgesine odaklanılacağı ve bu minvalde Donbas’ta Ukrayna’nın kontrolünde bulunan bölgenin direncinin kırılarak Kırım-Donbas kara bağlantısının kurulması; yani işgal alanının kısmi olarak genişletilmesi amaçlanıyordu. Bu aşamada, Harkov’dan Odesa’ya altı büyük şehrin işgal ve ardından da referandumlarla ilhak edilmesi Moskova’nın hem değişen hem de daralan hedeflerini işaret ediyordu. Bölünmüş ve zayıf bir Ukrayna, ilhakları tanıma noktasında baskı altına alınmış bir Kiev yönetimi ve maliyetlere rağmen kritik önemi haiz toprak kazançları, Moskova’nın nihai hedeflerini tam olarak karşılamasa da siyasi amaçlarına uygun görünüyordu. Stratejik hedef küçültmelere rağmen bu amaçların elde edilemediği aşikar; Kırım-Donbas kara bağlantısı hariç. Nitekim, Odesa ve Mykolaiv’i bırakın kontrol altına almayı, buralara girilemedi dahi. Luhansk ve Donetsk’teki Müşterek Harekat Kuvvetleri bölgesi uzun süredir savaşın sıklet merkezi ve yine de Ruslar bu bölgede ilerleme katedemiyor; aksine Ukrayna ordusu bazı mevzilerini geri kazanıyor. Bu durumda da Rusya’nın savaş yönetiminin sorgulanması kaçınılmaz bir hal alıyor.
Yanlış strateji ya da strateji yoksunluğu
Son dönemde, Rus ordusunun daha önce ricat ettiği Harkov bölgesinden, özellikle de stratejik konumdaki İzyum ve Lyman kentlerinden bozguna uğrayarak çekilmesi, Rus Silahlı Kuvvetleri için bir “utanç ve hezimet” olarak değerlendirilirken, strateji yoksunluğu tartışmasına da önemli bir dayanak sağlamıştır. Bozgun olarak nitelendirilmesinin sebebi, düzensiz ve deyim yerindeyse kaçarak bölgeyi terk etmeleri ve bu esnada arkalarında bıraktıkları askeri personel, silah ve teçhizatlardır. Kiev oblastındaki tüm askeri unsurların bu bölge dolaylarına yeniden konuşlandırılmasına rağmen; doğudaki unsurlarla iletişimin ve ikmal hattının sağlanamaması, meskun mahaldeki başarısızlık, askeri personel yetersizliği, Ukrayna halkının rızasının kazanılamaması ve Ukrayna ordusunun beklenmeyen direnci nedeniyle özellikle kent merkezlerinin kontrolünün tam olarak sağlanamaması, bölgenin işgal ve ilhak edilmesi planını rafa kaldırtmıştır.
Üstüne, Rus Silahlı Kuvvetleri’nin elinde kalan son büyük kent olan Herson’dan da ricat etmesi, Kremlin’in stratejisiz askeri operasyonlar yürüttüğü argümanlarını desteklemiştir. Nitekim, Herson’dan geri çekilme nedenleriyle Harkov’dan geri çekilme nedenleri farklı değildir: yanlış strateji ya da tümden strateji yoksunluğu. Bu defa ricat, bir bozguna uğramadan, daha organize, planlı ve düzenli bir şekilde ifa edilmiştir. Rus ordusu, Dinyeper’in gerisine çekilerek nehri doğal sınır haline getirmeyi ve görece savunması daha kolay arazilere konuşlanmayı planlamıştır. Bu kapsamda, arkadaki birliklerle birleşerek sert kış ayları öncesinde ikmal hattını garantiye almıştır. Dahası, bölgede konuşlu elit hava indirme ekiplerini kaybetmeden geriye çekmiş ve İzyum-Lyman’ın aksine asker ve silah kayıplarını en aza indirmek istemiştir.
Fakat, şunu unutmamak gerekir ki Rusya, referandum düzenleyerek yüzde 87 “evet” oyuyla ilhak ettiği bir topraktan geri çekilmiştir. Önce ilhak edip ardından Ukrayna’nın karşı saldırıları neticesinde bölgeden çekilmek zorunda kalması, savaş yönetimi hataları ve hatta yoksunluğu olarak değerlendirilebilir. Kısacası, Herson örneğinde Rusya’nın ricat da olsa bir stratejiye sahip olduğu doğru; ancak bu stratejiyi, daha önceki “stratejisizliğinin” yahut yanlış stratejik yaklaşımlarının sonucunda benimsemek zorunda kalmıştır.
Netice itibarıyla, Kiev, Harkov ve Herson örnekleri, Rusya’nın askeri kapasitesini, doktrinlerini ve savaşma gücünü sorgulanır hale getirmiştir. Kiev bölgesindeki askeri başarısızlıklar ve bozgun sonrası geri çekilme, Rusya’nın bu muharebeleri siyasi hedeflerine ulaşmak için nasıl kullanacağı konusunda tartışmalar başlatmıştır. Son üç ayda yaşanan ikinci geri çekilme, Moskova’nın askeri imkanların kullanımı sanatına vakıf olmadığı ve savaş yönetimi konusunda ciddi noksanlıkları ve hataları olduğu görüşünü desteklemiştir. İşin aslı, Rusya’nın bir strateji olmadan savaştığı veya yanlış strateji izleyerek günün sonunda ricat etmeye mecbur kaldığı görülüyor. Bu kapsamda, askeri operasyonun stratejiyi ezdiği ve stratejisiz askeri operasyonlardan kalıcı sonuçlar beklendiği çıkarımı yapılabilir.
Hülasa, savaş yönetimi, askeri imkan ve kabiliyetlerin nasıl dağıtılıp kullanılacağı noktasındaki yetersizlikler ve hatalar, Rusya için savaşın geleceğini parlak kılmıyor. 2022 sonrası kazanımları bir yana, öncesindeki kazanımlarını bile, orta ve uzun vadede, elde tutup tutamayacağı önemli bir soru işareti. İnisiyatif ve psikolojik üstünlük Kiev’de olmasına rağmen, önümüzdeki ağır kış şartlarında Ukrayna ordusunun karşı saldırıları ve sahadaki ilerlemeleri yavaşlayacaktır. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Donbas bölgesinde kısıtlı ilerlemelerine belli ölçüde devam edebilir; ancak, Herson sonrası Dinyeper Nehri’nin gerisinde mevzilenen Rus ordusunu tekrar itmek özellikle de bu dönemde kolay olmayacaktır. İlaveten, Rus Silahlı Kuvvetleri’nin son dönemde Kırım etrafındaki savunma hattını güçlendirmesi de ilgi çekici bir gelişme olarak görünüyor. AA