Ana SayfaGüvenlik SözlüğüYıkıcı Tehdit: Nükleer Silahlar

Yıkıcı Tehdit: Nükleer Silahlar

Nükleer enerji üretimi, atom çekirdeğinin işlenmesiyle ilgili iki boyutlu bir süreçtir: Fisyon ve Füzyon. Birincisi, ağır bir çekirdeğin parçalanması iken; ikincisi, iki küçük çekirdeğin birleştirilmesi işlemidir. Nükleer enerji teknolojisi; bilimsel, iktisadî-ticari, siyasi ve stratejik içerikleri olan bir konudur. Bununla beraber dünya kamuoyu, nükleer enerjiyi nükleer silahlar ile birlikte tartışma eğilimindedir.

Nükleer enerji ile nükleer silahlar, birbiri ile etkileşim halinde süregiden iki olgu olarak değerlendirilebilir. Nükleer silah üretiminden bir önceki aşama olan nükleer eşik (threshold state) kapasitesine ulaştıktan sonra silah üretmeme tercihi söz konusu olabilir ya da ilan edilmeden nükleer güç sahibi olma yönünde hareket edilebilir. Bu bağlamda etkileşim sürecinin kilometre taşlarından biri, 1968 tarihli Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşmasıdır (The Non-Proliferation Treaty/NPT).

Antlaşmaya göre, Nükleer 5 (N5) ya da Nükleer Kulüp (ABD, Rusya, Büyük Britanya, Fransa, Çin) ve N5’in dışında kalan ya da Nükleer Silaha Sahip Olma Hakkı Olmayan Ülkeler şeklinde bir ayrımın ortaya çıktığı ifade edilebilir. Bu iki grup arasındaki ilişki, N5 dışındaki ülkelerin kendi topraklarından sivil amaçlı nükleer enerji geliştirme hakkı ve barış amaçlı nükleer reaktör teknolojisi transferi imkânı ile tesis edilmektedir.

Adı geçen Antlaşmadan doğan ilişki türlerine ek olarak, Antlaşmaya taraf olmayan ve resmi olarak ilan edilmemiş ancak nükleer güce sahip devletler ve sivil amaçlı nükleer enerji geliştirme iddiasıyla yola çıkıp önce Antlaşmaya taraf olan, ardından Antlaşmayı terk eden ve daha sonra nükleer güç olan ülkelerden de bahsedilebilir.

Nükleer silahlar, tahribat kapasitelerine ve yapılış tarzlarına göre farklı türlere ayrılır. Nükleer silahlar; tahribat kapasitelerine göre taktik ve stratejik nükleer silahlar olarak tasnif edilirken, yapılış tarzlarına göre atom bombası/nükleer bomba ve hidrojen bombası/ termonükleer bomba olarak ikiye ayrılır. Hidrojen bombası/termonükleer bomba yüksek tahribat kapasitesi ile stratejik düzeyde bir silah olarak nitelendirilirken, atom bombasının/nükleer bombanın tahribat düzeyi, hidrojen bombasına oranla çok daha düşüktür.

Nükleer silahların kullanımı, nükleer görevin icra edilmesi ya da nükleer silahları hedefe ulaştırma yöntemi, dönemsel olarak farklılıklar arz eder. Nükleer silahların, sıcak savaşta aktif olarak kullanımının tek örneği olan Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerinin 1945 yılında bombardıman uçakları aracılığıyla bombalanmasıdır. Buna ek olarak geliştirilen bir diğer yöntem ise nükleer silahların başlık olarak üretilmesi ve füzeler aracılığıyla hedefe yönlendirilebilir olmasıdır.

Nükleer silahların konvansiyonel/geleneksel silahlardan temel farkı, etki alanının genişliği ve radyoaktif tesirleri olarak ifade edilebilir. Bu çerçevede satıh infilakı, satıha yakın yüzey infilakı, satıha uzak infilak gibi hedeflenen amaca göre düşmana farklı düzeylerde etki oluşturabilecek infilak türlerinden bahsedilebilir. Nükleer silah saldırılarının ışık, ısı, basınç, ilk radyasyon etkisi ve kalıntı etkileri şeklinde sonuçları söz konusudur.

Nükleer silahlara; taktik ve stratejik seviye ihtiyaçlara göre caydırıcılık, denge, asimetrik savaşın sürdürülebilirliği ve saygınlık kazanma gibi ne- denlerle başvurulduğu gözlenmektedir. Buna paralel olarak literatürde nükleer silahların yayılmasının engellenmesi konusunda üç görüş olduğu ifade edilebilir. Buna göre Diplomasi aracılığıyla, İmha yoluyla, Güç Dengesi suretiyle nükleer silahların edinilmesi ve kullanılmasının engellenebileceği ileri sürülmektedir.

Silahların yayılmasının ve kullanılmasının engellenmesi bağlamında; nükleer enerji, reaktör ve silahlar konusunda önde gelen N5 ülkelerinin, bu konudaki oligopol pozisyonlarını korumak amacıyla nükleer silahlar ile nükleer enerji arasında doğrusal ilişki kurgulayarak diğer ülkelere karşı sınırlandırıcı bir tutum sergiledikleri ve bu tutumun küresel ilişkilerin realist boyutunun/ tabiatının bir yansıması olduğu da ifade edilmelidir.

DİĞER İÇERİKLER